ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
SANA DÜN ALAADDİN TEPESİNDEN BAKTIM AZİZ KONYA
Yusuf Tekin’in mücadelesi
BUHARİ KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ’NDE İFTAR
KUR’AN-I KERİM’İ OKUYUP, ANLAYIP, HÜKÜMLERİNE UYGUN YAŞAMALIYIZ
Altın ekonomik belirsizliklere karşı koruma kalkanı olabilir
AH! YETSİN..
Kim neden bir suçlu arıyor?
Neyi Çekiyorsunuz? (Rezonans-Çekim Yasası)
Konyaspor’da Kötüye Gidiş Sürüyor
Kadın Çiçek Değil, Kadındır
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
TERÖR VE TERÖRİZM
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
07.10.2013’de Yeni Konya Gazetesi ve internet sitesinde yayınlanan “Çelenk, Saygı Duruşu, Ti Sesi” Neyin Nesi? başlıklı yazıma bir okuyucu “İnanamıyorum. ne gözlerime ne okuduklarıma. bu yazıyı yazan kişi acaba bu hükümet başta olmadan kaç kez saygı duruşunda bulundu. şimdi Atatürk'e, saygıya dil uzatabiliyor. sizler geçmişini inkar eden. sözde dindar geçinen başınız secdede ama dilinizle, yüreğinizle gıybet eden kişilersiniz. yazık çok yazık sizlerin yazılarını okuyup da padişahım çok yaşa diyenlere yazıklar olsun.” Demiş. (Aynen aldım. Anlatım ve imla hataları ilgiliye aittir.)
Bu okuyucuya aynı gazetenin internet sayfasında verdiğim cevabı aşağıda sunuyorum.
“Yorumunuzdaki çelişki, itiraf ve tutarsızlıklar fikirlerinizin temelsizliğini açıkça ortaya seriyor. Şöyle ki;
1-Osmanlı'yı, onun fikir, kurum ve kurallarını lağvederek ve fikirlerinizle "geçmişini inkar eden" asıl sizsiniz.
2- "Dindar geçinen başınız secdede ama dilinizle,yüreğinizle gıybet eden" demekle asıl gıybet eden de sizsiniz.
3-"Bu yazıyı yazan kişi acaba bu hükümet başta olmadan kaç kez saygı duruşunda bulundu." diyorsunuz. Baskıcı tek tipçi sistem sanki çelenk koyma, saygı duruşu v.b konularda seçme hakkı mı verdi? En ufak aykırı ses çıkaran linç edilmedi mi? Bunların konuşulamaması adı demokrasi, ama gerçekte savunduğunuz totaliter rejimin baskısındandır. Birbirimize katlanma ve birlikte yaşama kültürüne inanmış bir fikrin mensubu olarak yine de eleştirinize teşekkür ederim.”
Sayın okuyucu yazımı ve fikirlerimi eleştirmek, çözüm ve önerilerde bulunmak yerine kafasındaki doğmalarla itham etme yolunu seçmiştir. Bu şahsı ve bu paralelde düşünenleri itham etmek yerine, onlara fikirle cevap vereceğim.
Hiçbir devlet resmi ideolojisini, -çelenk koymaya, ti sesi eşliğinde saygı duruşunda bulunma gibi- tören ve ritüellerini halka dayatamaz. Bu, insan onur ve haysiyetiyle bağdaşmaz. Dini, etnik, fikri, sosyal farklılıkları gözetmeyen, insanın inanç ve tercihlerine değer vermeyen devlet, halkına zulmeder. Böyle devletler -teröre, sporda şiddete, siyasette ayrışmaya, darbe ve işkencelere, çıkar ilişkileri, rüşvet, adam kayırma gibi adaletsizliklere, suç ve suçluların artması gibi -toplumsal çalkantı ve problemlere neden olur. Yönettiği topluma huzursuzluk yaşatır, ama mutluluk veremez.
Fazla söze ne hacet. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” . Sistemin ve uygulamalarının 90 yıldır bu millete acılar yaşattığı, şifayap olmadığı ortadadır. Bu hala anlaşılamadıysa -Allah korusun- daha çok acılar yaşayacağız demektir.
İslam, güzelce anlatarak iknayı (tebliği) öngörür. İslam; inanmaya ve bir şeyi sevmeye zorlamaz. Aykırılıkları linç etmez ve tektipçi değildir. Ama, Müslüman’ım diyen fikri bir statüye girer ve ona dinin kuralları uygulanır. Herkes farklı dinlere inanma veya inanmama hakkına sahiptir. Onlara o statüde haklar verilir ve saygı duyulur.
İslam’da zulüm ve dayatma yoktur. -Günümüzün İslam yaftalı devletlerinin yaptığı gibi -Dayatma varsa orada uygulanan İslam değildir. Böyle yapanlar İslam görünümlü zalimlerdir.
İslam’da hayat, din, akıl, mal ve nesil evrensel değerlerdir. Bunları korur, korunmasını da herkesten ister.
Batı, global aktörler ve modern dünya, İslam’ın bu vazgeçilmez ilke ve evrensel değerlerini, ancak bin dört yüz yıl sonra İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve eşdeğer hukuki metinlerle, teoride kabul edebilmiştir. Bu hukuki metinleri hayata geçirmek için samimi davranmayan Batı; Bosna, Irak, Suriye, Afganistan, Mısır, Somali, Çeçenistan, Myanmar gibi bir çok ülkede yüz binlerce Müslüman’ın hayatına, dinine, aklına, malına ve nesline ya saldırmış, ya saldırganlara silah satarak desteklemiş, ya da timsah gözyaşları dökerek seyretmiştir.
Çağdaş yobazlar tarafsız tarih ve tarihçileri okurlarsa, anlatmaya çalıştığım İslami uygulamaların binlerce güzel örneğini bulacaklar, zihinlerinin ısmarlama tarih ve devrim öğretileri ile iğfal edildiğini anlayacaklardır.
Sevgili okurlarım, aslında bu hafta başka bir konuda yazacaktım. Ama dayanamadım. “Lafın emmisi gelir dayısı gider” demişler ya…! Ben de “lafın emmisine dayı bir cevap” vermek zorunda kaldım.
Tüm İslam aleminin Mübarek Kurban –yakınlaşma-Bayramını tebrik eder, İslam ortak paydasında birleşmemize vesile olmasını temenni ve niyaz ederim…
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
BİR DÜNYA DELİSİ: TRUMP
AİLE KURUMU TEHDİT ALTINDA
MEMUR VE EMEKLİ ZAMLARI ÜZERİNE…