KRİZLER HEM İMTİHAN, HEM İMKANDIR

ABD'nin Kasım Süleymani'yi vurması üzerine geçen hafta bugün, bu sütunlarda "ABD-İRAN TİYATROSU” başlıklı bir yazı kaleme almıştım ki; o zaman İran daha ABD'ye misilleme yapmamıştı.

Tüm dünyada "3. Dünya savaşı çıkacak” yorumları yapılırken, bu yazımda "bunun bir planın parçası” ve taraflar arasında "oynanan bir tiyatro” olduğunu yazmıştım.

Memnuniyetle gördüm ki; gelinen noktada yazılı, görsel basında ve sosyal medyada "yaşananların tiyatro olduğu” yönünde yorumlar yapıldı, karikatürler çizildi, açıkoturumlar düzenlendi.


Ama bazı kalemşörler yazıları ve yorumları ile fikren Batı'nın esiri olma zihinsel hastalıklarını açığa vurarak ABD'yi övdüler, gücünü yücelttiler ve kutsadılar.

Kimileri İran ile alay ettiler. Molla rejimi üzerinden İslam dinine ve dindarlara saldırdılar. Kimileri Süleymani'nin katliamlarını görmezden gelip O'nu "şehit” ilan ettiler. Kimileri "gebersin” dediler.

Misilleme için "karavana” füze atan, Ukrayna yolcu uçağını vuran, Süleymani'nin cenaze törenindeki izdihamda 80 kişinin ölmesine neden olan İran'ın acemilikleri ile "karizmayı çizdirdiği” doğrudur.

15 Temmuz gecesi Tahran sokaklarında sevinç gösterileri yapan İran, Suriye'de on binlerce masumu katleden Süleymani ne kadar zalimse; İslam Coğrafyasını kan gölüne çeviren ABD de o kadar zalimdir.

İran'ın Ukrayna yolcu uçağını vurma acemiliği görelim. Ama, ABD'nin 1988'de İran'a ait yolcu uçağını körfez üzerinde vurarak 290 masumu öldürdüğünü, "savaş uçağı sandık" dediğini, 1992'de, Ege'deki NATO tatbikatında, Muavenet muhribimizi Saratoga uçak gemisinden attığı füze ile batırdığını da unutmayalım.

Bir zalimi yererken, diğer zalimin yaptıklarının üzerini örtmeyelim. Bu yorum ve değerlendirmeler bize bir şey kazandırmadığı gibi ayrılıklarımızı körükler. Yanlıştır.

Yanlıştır! Zira Krizler "bir imtihan ve bir imkândır.” Dünya olaylarını hislerimizle değil, aklımız ve tarihi birikimlerimizle okumak, olayları sağduyu ile değerlendirmek, musibetten nasihat çıkarmak gerekir.

Böyle okuduğumuz zaman bu olaylardan vatanımız, milletimiz, geleceğimiz ve milli menfaatlerimiz için gerekli dersleri çıkarmak, lazım gelen tedbirleri almak mümkün olur. Akıllıca olan budur.

O halde; bu olaylardan şu dersler çıkarılabilir ve şu tedbirler alınabilir:

İran İslam Devlet'ni (!) Masonluğun kurdurduğunu, amaçlarının İran'ın katı, zalim ve sert tutumunu göstererek dünyada İslam'a yönelişi kırmak, tehlike algısıyla müdahaleye zemin hazırlamak, Şii yayılmacılığının önünü açarak Sünni coğrafyayı çevrelemek olduğunu geçen haftaki yazımda belirtmiştim. İran'ın bu strateji ile Arap dünyasını ve Türki Cumhuriyetleri kontrol altına aldığı, Türkiye'yi güneyden kuşattığı görülmektedir.

Türkiye, bunları gözden kaçırmadan yeni açılımlar ve yeni politikalar üretmelidir. Olay olduktan sonra duruş sergilemek zorunda kalmadan, ön alarak geliştirdiği politikaları sahada uygulamalıdır.

Türkiye; İslam Coğrafyasındaki, Türkmen, Arap ve Sünni aşiretleri, STK'ları, etkin sosyal ve siyasi grupları örgütlemeli, desteklemeli ve yardım etmelidir. Özgür Suriye Ordusu örneğinde olduğu gibi.

Türk ve İslam Ülkeleri ile ekonomik, askeri ve siyasi ilişkilerini en üst düzeye çıkarmalıdır.

ABD'nin Süleymani'yi öldürmesi "istediğimi, istediğim zaman vururum” mesajıdır. Türkiye'ye ve İslam ülkelerine bir gözdağıdır. ABD, Suriye'de zalim Süleymani'yi öldürdü diye sevinmek yerine, bugün bu suikastı yapan ABD, "15 Temmuz'daki gibi bize de tekrar saldırabilir” diyerek ivedilikle tedbir alınmalıdır.

Her türlü tedbire rağmen vatan müdafaası mecburiyetinde kaldığımız zaman, bize en çok lazım olan milli savunma sanayiimiz en üst düzeye çıkarılmalı, bu gücün caydırıcı olduğu unutulmamalıdır.

Ve nihayet, görüşümüz ne olursa olsun milli birlik ve beraberlik içinde olunmalıdır… Unutulmamalıdır ki; birlik olan karıncalar kendinden kat kat güçlü hayvanları alt ederler…

Allah yar ve yardımcımız olsun…


Yazarın Diğer Yazıları