KAYYUM TUZAĞI 

Son günlerin en çok tartışılan konusu bazı DEM'li belediyelere kayyum atanması.

DEM Parti, terörle iltisaklı, yerel mahkeme tarafından terör suçundan mahkûm olmuş, dosyası temyiz merciinde bekleyen, cezasının onanması muhtemel isimleri ısrarla ve inatla belediye başkanlıklarına aday göstermiştir.

Bu tavır hiç de masum değildir. Biliyorlardı ki; aday gösterilenler seçildiklerinde mahkûmiyetleri kesinleşecek, terörle iltisakları ortaya çıkacak ve görevden el çektirilerek yerine kayyum atanacak.

Nitekim öyle de olmaktadır. Ondan sonra DEM Parti ve kent uzlaşısı kavramı (ne demekse?) arkasına saklanmış DEM parti seçmeninin oylarıyla seçim kazanmakta sakınca görmeyen CHP, koro halinde "seçilmişlerin yerini atanmışlar alıyor, bu seçmenin oyuna saygısızlıktır, bu demokrasiye aykırıdır” gibi masum görünen bir yaygara koparıyorlar.

Devlet, belediye ve kamu kaynaklarının göz göre göre terör örgütüne akmasına izin mi versin?

Terör örgütü üyelerinin belediyelerde yuvalanmasına göz mü yumsun?

Çukur eylemlerinde olduğu gibi devlete karşı başlatılan isyandaki gibi; belediyeye ait iş makinalarıyla hendekler ve siperler kazılmasını seyir mi etsin?

Emperyalizmin de, desteklediği terör örgütünün de sıklıkla kullandığı sözde "demokrasi" silahıdır. "Demokrasiyi ve demokratik haklarını terörü gizlemek, siyasi atmosferi kirletmek, Türkiye'nin iç cephesinde gedikler açmak” için kullanıyorlar.

Demokrasilerde hak özgürlükler sınırsız değildir. Bu hak ve özgürlüklerin devletin varlığını tehdit etmek için kullanılması ise asla mümkün değildir.

Asıl bu istismara engel olmamak demokrasiye aykırıdır.

Terör örgütünün siyasi kolu DEM Parti ile aynı çizgide olmak demokrasi sorunudur.

Oysa yapılması gereken bu açmazdan kurtulmak, terör örgütünün siyasi kolunu yalnızlaştırmaktır.

Geçen haftaki yazımda da teklif ettiğim gibi çözüm; teröre, terör örgütüne karşı olan, akan kanın durmasını isteyen, sessiz çoğunluğu oluşturan Kürt kardeşlerimizi harekete geçirmekle mümkündür.

Kürtlerin kanaat önderleri, Kürt aşiretleri, sivil toplum örgütleri teşkilatlanmalı, terörün bitmesi için tüm Türkiye'de demokratik kitlesel eylemler düzenlemeleri sağlanmalıdır.

Kürtlerin sivil toplum kuruluşlarından ve kanaat önderlerinden seçilecek bir TEMSİL HEY'ETİ oluşturulmalı, söz konusu Kürtlerin hakları ise bu hey'et muhatap alınmalıdır.

Böylece PKK'nın ve İmralı'nın, hatta DEM Parti'nin, Kürt halkını temsil etmediği gösterilmeli, bunların marjinal yapılar haline getirilmesi sağlanmalıdır.

Aksi halde PKK terör örgütü ve siyasi kolu DEM Parti'nin bu istismarı sürecektir.

Bu istismarın sürmesi içte birliğimizi daha fazla tehdit eder hale gelecek, dışta da terör devletinin kurulmasına giden yolun önünü açacaktır…


Yazarın Diğer Yazıları