‘Kan’lı Sözler Ve ‘CHP’nin ‘Kan’lı Mirası

TOBB 72. Genel kurulunda konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, "Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz" dedi. Bu bir “darbe” veya “iç savaş” çağrısı anlamına gelebilir ve çok tehlikelidir.

Nitekim kamuoyu Kılıçdaroğlu’nun ifadelerini böyle algılamış,” özür dilemelidir” tepkileri artmıştır. Kılıçdaroğlu, özür dilemek bir yana, sözlerinin arkasında durmuş, ekibi de -sözler yeterince açık değilmiş, millet anlamaktan acizmiş gibi- Genel Başkanları’nın ne demek istediğini açıklama yarışına girmişlerdir. 

CHP liderinin, Bakan Sema Ramazanoğlu için sarf ettiği "zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette" sözleri büyük tepki oluşturunca “önüne yatmak” ifadesini açıklama yarışına girmemişler miydi?

Sanki konuşan Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı değil, konuştukları izah edilmeye, gafları ve hataları örtülmeye, arkası önü toplanmaya muhtaç bir zavallı…

Peki Kılıçdaroğlu’nun sürekli kan, darbe gibi toplumu kamplaştıran sözleri bir tesadüf mü?  Yoksa CHP'nin “kanlı” geçmişi, siyasi kültürü, fikri mirası ve yetişme tarzından” mı kaynaklanıyor?

Kılıçdaroğlu, 22 Ocak 1923'te Bursa'da, “…Kanla yapılan inkılaplar daha muhkem olur, kansız inkılap ebedileştirilemez” diyen Mustafa Kemal’i örnek alıp, bu “kan”lı sözleri etmiş olamaz mı?

CHP’nin oluk oluk akıttığı “kanlarla” Cumhuriyeti yerleştirmek adına yazılan “kanla irfanla kurduk, biz bu cumhuriyeti” marşları CHP liderini etkilemiş olamaz mı?

Kendisinin de memleketi olan Dersim’de -bazıları diri diri yakılarak, bazıları sığındıkları mağaralara kimyasal gaz bombaları atılarak- yirmi bin insanın öldürülmesinden esinlenmiş olamaz mı?

Kılıçdaroğlu “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki ‘asil kanda' mevcuttur” sözlerinin gazına gelmiş, bilinenler dışında “asil kan grubu” na sahip olduğu inancıyla “dahili bedhahları”nı (!) def etmek istemiş olamaz mı?

“Kanlı” 27 Mayıs darbesini, Menderes’i ve bakanlarını astıklarını seçilmişleri devirmeya alışık olduklarını mevcut iktidara hatırlatarak, “tehdit etmek” için bu kanlı sözleri etmiş de olamaz mı? 

Cumhuriyet çocuğu Erbakan bile marşlardan etkilendi de “kanlı mı olacak, tatlı mı?” deyivermedi mi?

Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararı ile sabit olan, aleyhine manevi tazminata hükmedilen, hakkında otuz dokuz fezleke düzenlenmiş küfür, hakaret ve iftiralarına…

Zonguldak mitinginde “..adımı yolsuzlukla anarsan, ana…ana…aaaa...gerisini söylemeyeyim” sözüne,

“Davutoğlu’nu dinleyen pek çok ülke kıçıyla gülmüştür” demecine,

Sıradan hale gelen  “Namussuz”, “gerizekalı”, “cahil”, “şerefsiz”, gibi hakaretlerine, ne demeli?

Bunlar da “aile terbiyesi” ile ilgili olmalı.

Gariptir ki; zat hendektekilere çok nazik. Onlara “arkadaşlar” diyor, küfretmiyor, kandan söz etmiyor.

Terörle arasına mesafe koymayan bu tutumuyla MHP’nin iktidara yanaşmasını sağladığının, böylece  karşı çıktığı başkanlık sistemine geçilmesini kolaylaştırdığının farkında bile değil.

Ana muhalefet ve lideri, iktidarın yanlış icraatlarını göstermekle, doğrularını desteklemekle, siyasi çözümler üretmekle ve iktidarın alternatifi olmakla öne çıkmalıdır.

Ana Muhalefet Partisi Lideri’nin küfür, hakaret, gaf ve kanlı söylemlerle öne çıkması ne kadar acı!

Zat, bütün eleştiri ve tepkilere rağmen ders almıyor, alacak gibi de görünmüyor.

Halk seçimlerde bir daha dersini verecektir elbet… “Acı sirke küpüne zarar verir.”

 


Yazarın Diğer Yazıları