HDP’YE SEÇİM BARAJINI AŞIRTMA “OY”UNU

 

 

 

 

HDP, PKK’nın siyasi uzantısıdır. Önce Demirtaş kardeşlerden ikisi de dağda idi. Şimdi birisi HDP eş başkanı, diğeri hala dağda PKK militanıdır. HDP’nin “Güvercin” rolü oynaması aldatıcıdır.

Bunlar devrimci mücadelelerinin başarısı için her türlü yolun denenmesi gerektiği öğretisi (marksist metod) ile yetiştirilmişlerdir. HDP’nin “sandık” taki eli ile PKK’nın “silah” tutan eli aynıdır. 

Laikler, ulusalcılar ve sosyal demokratlar nedense birden HDP’nin seçim barajını aşmasını sağlamak için yarışa girdiler. Düne kadar Öcalan’a “bebek katili” diyen, “Sayın” diyenleri bile linç eden malum çevreler ve o çevrelerin sözcüsü basın ve yazar-çizer takımı birden Demirtaş’ı kahraman ilan ettiler. HDP barajı aşmazsa kaos çıkarmış, terör tırmanırmış, HDP “Türkiye partisi” imiş, çözümü “silah”ta değil, “sandık” ta arıyormuş… Bir de HDP’yi desteklemek milli bir görevdir” (!) deseler tam olacak.

Güya  “İslam davası” söylemiyle milletin destek ve teveccühüne mazhar olan Gülen Cemaatinin eli kanlı “Marksist-ateist” bir terör örgütüne oy ve destek vermesi anlaşılır gibi değildir. Bu milletin Cemaate gösterdiği maddi-manevi  destek ve teveccühe ihanettir.

Gülen Cemaati, “Din derslerine son vereceğiz”, “Diyanet’i ortadan kaldıracağız” “Hacılar için Kâbe neyse, işçiler için de Taksim odur” “Ermeni soykırımını tanıyacağız” diyen, “namazla dalga geçen” terör örgütüne destek vermesi cemaatin söylemlerindeki çelişkilerini bir kez daha  açığa çıkarmıştır.Bunun hesabını Allah’a, Millete ve tarihe veremez.

Laikler, ulusalcılar, sosyal demokratlar ve Gülen Cemaati, Demirtaş’ın kırk bin insanımızın ölümüne yol açan eli kanlı “Marksist ve ateist” PKK terör örgütü” militanı olduğunu ne çabuk unutuverdiler.

  Diğer önemli bir husus da şudur. Ak Parti “30 yıldır akan kan dursun” diye bir barış süreci başlattı. Süreç halktan destek de gördü.  Doğruluğu, yanlışlığı konusundaki hükmü gelişmeler ve tarih verecektir.

Ama, Ak Parti barış sürecinin sekteye uğrayacağı endişesiyle PKK’nın işlediği suçlara göz yumamaz.

Vali’nin ziyaret ettiği muhtarı, ertesi gün infaz etmek ne demek?

“Kan akan musluk” afişleriyle “bize oy vermezseniz kanınızı akıtırız” tehdidi yenilir yutulur cinsten mi?

Devlet,  Doğu ve Güneydoğu illerinin muhtarlarını, “ziyaret”(!) edip,  “seçimden sonra yine geleceğiz” diyerek Kürt halkını  “tehdit” eden PKK ve HDP’nin bu suçlarına nasıl göz yumabilir ve sineye çekebilir?

Göz yumarsa devlet otoritesi zaafa uğrar, fonksiyonlarını yitirir. Devlet otoritesini yitirdikçe, boşluğu HDP ve PKK doldurur. Yani devletin bıraktığı boşlukta HDP ve PKK devletleşir. Bunun sonucu bölünmedir.

Geçtiğimiz günlerde KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat; “PKK” televizyonu “Med Nuçe”ye Kandil’de verdiği demeçte “Bizim şu anda kongre toplama niyetimiz yok... Biz kongreyi gündemden çıkardık” dedi.

Hiç kimse hayal görmesin. PKK “Olağanüstü Kongre”yi toplayıp “silah bırakma” kararı falan almaz. Bunların sözüne de insafına da güvenilmez.

Ne kadar eğitirseniz eğitin, “Kedi fareyi görünce aslına döner.” 

HDP oylarını arttırdıkça şımarmakta ve baskısını artırmaktadır.7 Haziran’da “HDP’ye” atılacak her oy, PKK’yı biraz daha “güçlendirir”, biraz daha “şımartır” ve “karşımıza yeni yeni taleplerle çıkmalarına” yol açar!..

 Emin olun “yüz” verirsek astar” ını da isteyeceklerdir!..

 “% 10 barajı”nı geçerse çalımlarından geçilmeyecektir!..

HDP’ye verilen her oy, Türkiye’nin yeni kaoslara yelken açmasına yol açacaktır…


Yazarın Diğer Yazıları