“GİDİYOR GİTMEKTE OLAN”

 

 

Seçimler sükûnet içerisinde yapıldı. Hiçbir olay olmadan neticelendi Elhamdülillah.

Tüm uluslararası çevrelerin, emperyalist güçlerin PKK ve HDP'nin açık desteğine rağmen, "Millet İttifakı” açık ve kesin biçimde yenilgiye uğradı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi az bir farkla 2. tura kalsa da; genel kanaat Milletin istikrardan yana tercihini kullanacağı ve Erdoğan'ı tekrar Cumhurbaşkanı seçeceği yönünde. Yani Final 28 Mayıs'a kaldı.

Kılıçdaroğlu, "Yenilen pehlivan güreşe doymazmış” atasözünü haklı çıkaracak biçimde Erdoğan'a karşı yine yenildi. Yanılmıyorsam bu 11. mağlubiyeti.

Muharrem İnce, "adam seni çıkmışsın yenmiş, bir daha çıkmışsın yine yenmiş, yenmiş de yenmiş” diye Kılıçdaroğlu'nun durumunu özetlemedi mi?

Bu sütunlarda "emperyalist güçlerin, PKK/HDP'nin ve FETÖ'nün desteği Millette ters tepki doğuracak ve "Millet İttifakı” seçimi kaybedecektir” diye bas bas bağırdık. Ama dinleyen olmadı.

Kılıçdaroğlu'nu destekleyen, CHP'nin başında tutan son seçimde Cumhurbaşkanı adayı yapan uluslararası çevrelerin o kadar akıllı olmadığını ve/veya bu Milleti tanımadıklarını da görmüş olduk.

Ben coğrafya öğretmeniydim. Bir öğrencim "fındığın yüzde 42'sinin Şanlıurfa'da yetiştirildiğini” söylese, "Konya'ya ülke” dese sınıfta bırakırdım.

Malumunuz olduğu için sayıp dökmüyorum. Kılıçdaroğlu'nun gafları kitap olur. Böyle bir kitap yazılırsa kapışılır. Fıkra kitaplarının satışları durur. Stendapçılar aç kalır.

Bu adam çıkmış Türkiye'yi yönetmeye kalkıyor. Ahir zaman alameti midir, nedir?

Böyle bir adamı CHP genel başkanı yapan, o makamda tutan delegelerin, peşinden giden koca koca profesör ünvanlı adamların akıllarına yanarım.

Akşener "kazanacak aday değil” dedi. Ama O'nu da dinleyen olmadı.

Sahte hesaplardan yapılan algı operasyonları, ısmarlama anketler ile oluşturdukları rüzgâra kendilerini öyle bir kaptırdılar ki; kendi algılarına kendileri bile inanır hale geldiler.

"Geliyor gelmekte olan” sloganı ile bu işin kesin olarak bittiğine kanaat getirdiler.

Cumhurbaşkanlığını kesin kazandıklarına, hatta anayasayı değiştirecek meclis çoğunluğunu elde edeceklerine öyle bir inandılar ki; Cumhurbaşkanı yardımcılıklarını ve bakanlıkları bile paylaştılar.

Yüzde 1 bile katkısı olmayan partilere 39 milletvekilliği hediye ettiler.

Yani Kılıçdaroğlu, bu küçük partilere de ütüldü ve "Kumar Masası”nın kaybedeni oldu.

Bu son mağlubiyete rağmen Kılıçdaroğlu hala CHP Genel Başkanı olarak kalırsa, parti içi demokrasi yok demektir. Kendi içinde adaleti, demokrasiyi tesis edemeyenlerin Türkiye'ye adalet ve demokrasi vadetmeleri tam anlamıyla abesle iştigaldir.

Millet "geliyor gelmekte olan” sloganını "gidiyor gitmekte olan” diye nasıl da değiştiriverdi…

Bay bay Kemal…

 

 

 


Yazarın Diğer Yazıları