AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ÜÇ AYLAR, ŞİVLİLİK, İLK NAMAZ
PKK TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMAK İSTİYOR MU?
PKK ÖCALAN’I TAKAR MI?
Her devirde kayığa binenler
2024’ün Kelimesi: Kalabalık Yalnızlık
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
Faiz indirimleri ekonomik büyümeyi nasıl etkileyecek?
İNCELİKLER
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
Kavgaların Asıl Sebebi Nedir?
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ülkemizdeki veya dünyadaki her olay ve siyasi gelişme karşısında farklı duruşlar sergiliyor, farklı fikirler savunuyor veya farklı siyasi fikir ve söylemler etrafında kümeleniyoruz.
Bunda bir gariplik yok elbette.
Ama bu farklı fikir ve söylemlerle birbirimize kin ve düşmanlık besler hale gelmişsek sorun derindir.
Bu kin ve düşmanlık duyguları ferdi bir tavır olmaktan çıkmış, kamplaşmaya dönüşmüş, birileri diğerlerine “vatan haini, satılmış” demeye başlamışsa tehlike daha da büyük demektir.
Hele bu kamplaşma, karşı gurubun zarara uğraması, başarısız olması adına ülke çıkarlarını bir yana bırakmaya, hatta başka ülkelerin çıkarlarını savunmaya kadar varmışsa artık sözün bittiği yerdeyiz demektir.
Maalesef ülkemizde bazı aydın geçinen yazar-çizer, sanatçı, siyasetçi takımının hazin sonu budur.
Farklı duruşlara, farklı fikir ve siyasi söylemlere elbette saygı duymak lazım. Ama bunun da bir sınırı olmalı. Farklılıklar, “devletin, milletin varlığını tehdit” ediyorsa burada hoşgörü biter. “Orada dur” demek elzem olur.
Hiç kimse, “teröre, teröriste ve silahlı eylemlere” destek veremez.
Hiç kimse, “kan nakil aracını ve ambulansları yakanları” hoş göremez.
Hiç kimse, “su kaynaklarını kundaklayanları, insanları susuzluğa mahkum edenleri” destekleyemez.
Hiç kimsenin, “okul yakma, yol yapımını engelleme, hastaneyi kundaklama ” özgürlüğü olamaz.
Hiç kimse, “devlet ve güvenlik görevlilerini öldürmeyi” hak arama yöntemi olarak algılayamaz.
Hiç kimse, “ Kürt çocuklarını, terörist yapmak için dağa kaldırmayı, ailelerinden zorla kopartmayı” normal karşılayamaz.
Hiç kimse, “ terörle, teröristle, silahlı başkaldırıyla” yan yana olamaz ve onları övemez.
Hiç kimse, “Kandil’e çıkıp Murat Karayılan’a sakın silahları bırakmayın” diyemez.
Hiç kimse, “bu ülkenin gizli bilgilerini yabancı ülkelere” servis edemez.
Hiç kimse, “milletin oylarıyla elde ettiği milletvekilliği veya belediye başkanlığı payesini ve imkanlarını Türkiye’yi bölmek için” kullanamaz.
Hiç kimse, “milletten topladığı yardımlarla palazlanıp, İngiltere, İsrail, Almanya ve ABD ile kol kola girip” milletin aleyhine çalışamaz.
Hiç kimse, “milletin verdiği imkan ve yetkilerle hakim olup, Türk Milleti adına polis öldüren teröristin adil yargılanmadığı gerekçesi ile devleti teröriste tazminat ödemeye” mahkum edemez.
Bunlara aykırı davranışların hepsi “vatana ihanet, failleri de vatan haini” dir.
Her canlı da, “sosyal bir organizma” olan devlet de kendini ve varlığını koruyacaktır.
Devlet elbette “kendisine yönelen tehlikeyi bertaraf edecek, meşru müdafaa hakkını kullanacak” tır.
Devletin verdiği hak ve hürriyetler, “devleti yıkma hürriyeti olarak algılanamaz/yorumlanamaz.”
Devleti yıkmaya çalışacak veya onları destekleyeceksiniz.
Sonra da basın özgürlüğü, siyasi, demokratik hak ve hürriyet kılıflarına sığınacaksınız.
Yok öyle yağma...
PKK ÖCALAN’I TAKAR MI?
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
SURİYE’NİN YENİ DÜZENİ İÇİN TAVSİYELER
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
KONSERLERE AKITILAN MİLYARLAR
KAYYUM TUZAĞI
ÖCALAN MUHATAP ALINAMAZ