BİR KÜLTÜR İNSANI: FAHRİ ÖZPARLAK
Altın yatırımcılar için koruma kalkanı oldu
FOSİL DÜŞÜNCE
Her Kitabın Anlaşılma Rehberi Tek Bir Kitaptır
Tarımın Kalbi Konya’da Attı
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
RAMAZANDA KAZANDIĞIMIZ GÜZEL ALIŞKANLIKLARI HAYATIMIZIN TAMAMINA HÂKİM KILMALIYIZ
KONYADA TRAFİK
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Biri cumhurbaşkanına söylesin, Konya’yı kaybediyoruz
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Destansı Galibiyet
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Elazığ'da büyük bir deprem yaşadık.
Ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Milletimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim.
Deprem de tıpkı yağmur gibi, rüzgâr gibi, sel gibi doğal bir olay.
Engel olmak mümkün olmadığı gibi, günümüz teknolojisine göre -tedbir alacak kadar- önceden bilmek de mümkün değil. O halde tek çare, "sağlam zemine depreme dayanıklı yapılar yapmak”.
Ama nasıl?
Formaliteyi tamamlamak için üstünkörü incelemelerle "zemin etüt raporu” verenlerle mi?
Rant baskılarıyla ve siyasi çıkarlarla "çürük zeminli bir yeri imara açan” makamlarla mı?
Arsa sahiplerinin "fahiş oranlarda daire isteme”sine yol açan rekabet (!) sistemiyle mi?
Gerekli-gereksiz, hatır-gönülle "imar tadilatı” yaparak, müteahhide kazandırdığı ranttan "belediyeye gelir elde ettim” diye böbürlenenlerle mi?
"Yüksek faizli kredilerle maliyetleri yükselten bankacılık sistemi”yle mi?
Verdiği bütün bu tavizlerin altından kalkmak ve kar edebilmek adına "betondan, demirden çalan” müteahhitlerle mi?
Çoğu zaman inşaata gitmeden, inşaatın yerini bile bilmeden, "oturduğu yerde inşaatı denetleyen (!) yapı denetim şirketleri”yle mi?
"Yetersiz kriterler”e göre denetim yaparak "iskân ruhsatı” veren görevlilerle mi?
"Duvar kağıdının rengini, mutfak dolabının modelini beğenerek ev alan”, taşıyıcı sistemi denetlemeyen "bilinçsiz müşteri”yle mi?
"Yan cebe konulan zarf içindeki paralara tamah eden ahlaksızlar”la mı?
"Partilisine, yandaşına, akrabasına çekilen peşkeşler”le mi?
Oluşan sağlıksız yapılaşmayı "imar affı”yla meşrulaştıran hükümetlerle mi?
"Depremden bile siyasi, ekonomik, ideolojik getiri elde etmeye çalışan hainler”le mi?
"Çıkarcı, doyumsuz, ihtiraslı, bencil, vicdansız insanlar yetiştiren”, neresinden tutsanız elinizde kalan "kapitalist sistemle” mi?
Söyler misiniz? Neyle, kiminle depreme dayanıklı yapılar yapacağız?
Depremin vurduğu faylar yer altında mı? Yoksa içimizde mi?
Aslında depreme dayanıklı yapılar yapmanın formülü yanımızda, yanı başımızda, kültürümüzde.
Beton, çimento yok. Ama "onlarca şiddetli depreme rağmen ecdadın eserleri hala dimdik ayakta.”
Ecdadın sırrı cami, çarşı ve hastanelere yaptığı "sadaka taşı”nda gizli.
Zenginler gizlice sadaka ve zekatlarını sadaka taşlarına bırakırlar, muhtaçlar da -vereni görmeden- ihtiyaçları kadarını alır, fazlasını geri bırakırlarmış.
Şimdi böyle bir şey yapılsa ihtiyacı kadarını alıp, fazlasını bırakan olur mu?
İnsanımıza bu ahlakı vermeden içimizdeki fay hatlarını bitirebilir miyiz?
Allah, Şuara Suresi 30. Ayette. "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;…” buyuruyor.
Başka söze hacet var mı?...
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
BİR DÜNYA DELİSİ: TRUMP
AİLE KURUMU TEHDİT ALTINDA