‘Clinton mı Trump’ mı? ‘Cola mı Pepsi’ mi?

Canlı-cansız yaratılana köle olmamak, sadece Allah’a itaat etmek, mutlu olmanın yegane yoludur. 

Bir lidere, şeyhe, gavsa bağlananlar canlılara, çıkarı önceleyenler paraya köle olurlar.

Çıkarı ve zenginliği temel hedef edinenler,  tüm yaşantısını buna göre düzenleyenler huzur ve mutluluk bulamadıkları gibi çevresi için de mutsuzluk kaynağı olurlar. 

Gasp, hırsızlık, soygunculuk, dolandırıcılık v.b. suçlar, çıkarın insanı insanlıktan nasıl çıkardığının en çarpıcı örnekleri değil mi? 

Yasal olsa da hırs ve tamah da insanı maddeye esir eder. Mutluluğu bitirir. Huzuru yok eder.

Yaşanmış hikayedir. “Hasta bir baba oğlunu arar. Oğlu baba trafikteyim, sana dönerim der. Ama koşturmacadan bir hafta arayamaz. Baba iyice ağırlaşır. Vedalaşmak için oğlunu tekrar arar. Oğlu, baba toplantıdayım, bitince ararım der. Bir hafta boyu yine arayamaz. Nihayet bir fırsat bularak arar.  Telefona başkası çıkar. Kendini tanıtır. Babasını ister. Başınız sağ olsun. Babanızı iki gün önce kaybettik cevabını alır.” 

Bu insana düşen, ölümün babası için gerçek,  ama kendisi için uzak olduğunu düşünerek hayatına aynen devam etmek veya bundan ders çıkararak hayatını yeniden düzenlemek arasında bir tercih yapmaktır.    

Bu fert hayatı için böyle olduğu gibi; toplum, devlet ve dünya hayatı için de böyledir.

Son dört yüz yıllık tarih, dünyayı sömürerek zengin olma anlayışının insanlığa yaşattığı acıların hazin örnekleriyle doludur.

Son yıllarda İslam Coğrafyasında yaşanan insanlık trajedisi bu açmazı bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir. 

Batı’nın sınırsız güç, sınırsız üretim ve sınırsız çıkar anlayışı kendisinin de, insanlığın da felaketi olacak gibi görünüyor.

Mazlum milletler intikam alamasa da, Batı, kendinin yol açtığı küresel ısınma, buzulların erimesi,  deniz seviyesinin yükselmesi gibi felaketlerle kendi sonunu hazırlıyor. 

Nükleer silahlanma yarışı, anlık çılgın bir kararla insanlığı yok etme potansiyeli taşıyor.

Nükleer bir savaş olmasa da bu teknolojinin, insanlık için ne büyük tehlikeler taşıdığını Çernobil ve Japonya depremindeki sızıntılarla hala idrak etmedik mi?

Batı’nın bu açmazını, aklını ve insanlığını yitirmemiş yüzlerce Batılı aydın yazdıkları sayısız kitap ve araştırmalarla  dile getirmektedirler.

İnsanlık, çıkara kul olanların yol açtığı bu tehlikeyi anlamıyor. 

Hala, “Clinton mu, Trump mı?” diye tartışıyor. 

Hal bu ki; bunlar arasındaki fark, Cola ile Pepsi arasındaki farktan daha fazla değildir. 

Tarihin mezarlığı, sadece Allah’ı ilah edinmeyi bırakıp, şahısları ve çıkarları ilah edinenlerin kalıntıları ile doludur. 

Batı, Lut kavmi gibi, Pompei halkı gibi helak olmadan aklını başına devşirmelidir. 

İnsanlığı felakete sürükleyenlerle beraber olanlar veya seyredenler de aynı suça ortaktırlar.

Korkarım ki; bu gidişle biz de helak olmaktan kurtulamayacağız…  


Yazarın Diğer Yazıları