Cami Hayattır, Hayat Bulmalıdır

Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı camilerin açık tutulmasına ilişkin bir genelge yayınladı.Diyanet İşleri Başkanlığı’nı bu anlamlı  çalışmasından ötürü yürekten kutlarım.Kanaatimce genelge, geleneksel cami ve cemaat anlayışını kırmaya yönelik önemli bir gelişme.Ancak uygulanabilirliği için din görevlilerinin çalışma şartları, görev bilinci, iş psikolojisinin de göz önünde tutulması,mağdur edilmemeleri gerekir.

Peki malum genelge ne gibi değişiklikler içeriyor?Bundan sonra camiler her gün öğle namazından en geç bir saat önce açılıp, yatsı namazından sonra kapanmak üzere gün boyunca açık tutulacak, görevlilerin namaz vakitleri dışında din hizmeti ve isteyenlere yaygın din eğitimi sunmak üzere hazır bulunmaları sağlanacak,sabah namazı buluşmaları yaygınlaşacak, vatandaşların katılımının yüksek olduğu vakit namazları sonrasında Kur'an-ı Kerim tilaveti ve okunan ayetlerin meali verilerek açıklaması yapılacak…

Cami, Allah‟a kulluk etme ulvi gayesiyle toplanılan en  önemli yerdir. Bunun için, Hz. Âdem (A.S.) tarafından yeryüzünde insanlar için inşa edilen ilk bina Kâbe’dir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de Medine’ye hicretlerinde ilk iş olarak bir cami inşa etmiş; vefat edene kadar da kendisi o caminin imamlığını yapmıştır.

Dağınık şeyi toplamak, biriktirmek, birleştirmek anlamlarına gelen cami; mü'minlerin aynı çatı altında birleşip ayrılmamalarını sağlar. Müslümanların birbirine muhtaç olduğunu hatırlatır ve ihtiyaçlarını giderme imkânlarını verir.Müslümanları başıbozuk kalabalık olmaktan kurtarıp aynı gayeye yönelmiş muntazam birlikler haline getirir; idareye ehil bir önderlik altında onları meşru itaate alıştırır.Özellikle bütün müslümanları ilgilendiren İslâmî meselelerden haberdar olup onları çözümlemeyi kolaylaştırır.
 Peygamberin inşa ettiği anlayışta cami;toplantı ve toplu ibadet yeri,devletin yönetim merkezi,ordu karargahıdır.ve hatta cami  ashab-ı suffe örnekliğinde görüldüğü gibi bir  üniversitedir.Peygamber döneminde cami dinamiktir,hayatın tam içinde, merkezindedir.                       

Günümüze gelince..Camiler hayatımızın kenarında kıyısında.İçi boşaltılmış.Anlam erezyonuna uğramış.Ruhunu kaybetmiş ve  sadece ibadete hasredilmiş.Müslümanlar görev bilinciyle ibadetlerini yapıp,kardeşinin halini hatırını dahi sormadan  camiyi terk etmekte.(Allah korusun)Hristiyani bir anlayışla sadece Cuma ve Bayram namazlarında cemaat dolup taşmakta.Cemaatin ihtiyaçları gözetilmeden tek tip hazır hutbeler okunmakta.-Genelge de dahil Diyanetin bu konuya ilişkin önemli çalışmaları olmakla birlikte halen önemli bir sorun olduğunu düşündüğüm-bayanlar ve çocuklar cemaatte ötekileştirilmekte,kenarda köşede namaz kılmaya mecbur edilmekte…                                                     

Peki ne yapmalıyız?Uygulandığı ölçüde genelge yapılacaklar listesine güzel bir başlangıç.Cematte rahmet olduğunu tekrar tekrar hatırlayarak,camileri  hayatımızın  içine almalı,sorunlarımızın çözümüne ilişkin istişare meclisleri yapmalıyız.                                                                                         

Bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Allah'ın şöyle buyurduğu Hz. Peygamber (sav)'den rivayet edilir: "Benim dünyadaki evlerim mescidlerdir. Misafirlerim ise oraları bina edip şenlendirenlerdir. Ne mutlu o kuluma ki evinde abdest alır da Beni evimde ziyarete gelir. Ev sahibinin de evine gelen misafirine ikram etmek borcu vardır."

Sorumluluk sahibi Müslümanlar olarak                   cemaat ve cami bilincini  ihya edebilmek ve bu vesileyle Rabbimizin vaat ettiği ikramlara nail olabilmek duasıyla…


Yazarın Diğer Yazıları