AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Batum.
Bizden koparılan nazlı sevgili.
Geçenlerde kavuştuk. Gezdim. Hasret giderdim.
Hasret kalınan sevgiliye kavuşmanın sevinç ve heyecanını duydum.
Sarp sınır kapısından Gürcistan’a geçer geçmez hemen bir taksici yaklaştı.
Bozuk bir Türkçe ile beni Batum’a götürebileceğini söyledi. Tanıştık. Adı Konstantin idi. Akşama kadar Batum’u gezdirmesi ve rehberlik etmesi için anlaştık.
Şehri gezdim. Osmanlı eseri Orta Camii’nde namaz kılma, cemaatle sohbet etme fırsatı buldum. Kendimi Türkiye’de hissettim. Osmanlının izleri hala tap taze, hala sıcacıktı.
Gezerken yolumuz tarihi bir kiliseye düştü. İçeriye girdik. Bir cenaze ve Hristiyan adetleri ve dini ritüellerine göre düzenlenen bir cenaze töreni vardı. İlk kez izleme fırsatı buldum.
Katafalk, kilisenin ortasına konulmuş, çevresine yaslı cenaze yakınları dizilmişlerdi. Kadınlar siyah giyinmişler, saçlarını yarım örtmüşler, kalın siyah gözlükler takmışlardı.
Şamdanlarda dizi dizi yanan cılız mumlar loş ve mistik bir ortam oluşturuyordu. Çok garip biçimde bunu elemlerinin ayrılmaz parçası, görevlerini yapmanın yegane yolu olarak gördükleri belli oluyordu.
Kiliseye girince bizim Konstantin girişteki vezneden üç mum, bir karanfil satın aldı. Mumları yaktı, şamdanlara yerleştirdi. Karanfili de katafalkın üzerine bıraktı. Arkasından istavroz çıkararak kendince görevini tamamladı.
Batum’un vatan toprağından koparılmasına duyduğum hüzün, yerini büsbütün derin bir kedere bıraktı.
Meclis-i Mebusan’ın belirlediği Misak-ı milli sınırları içindeki topraklar kaybedilmekle kalmamış, Türkiye Müslümanları bile zaman içinde düşman kültürü ile özdeşleştirilmişti.
Cenaze yakınlarının mum yakmaları, tabuta karanfil koymaları, siyah kıyafet giymeleri, kadınların saçlarını yarım örtmeleri ve kalın siyah gözlük takmaları size tanıdık gelmiyor mu?
Eğer bizler de bilerek veya bilmeyerek Hristiyan ve kilise adetleri ile bire bir aynı cenaze törenleri düzenliyorsak Çanakkale’de, Sakarya’da niye savaştık?
Dedelerimiz “Allah Allah” diyerek din, vatan ve bayrak uğruna bunun için mi şehit oldu?
Emperyalist Batı’yı denize döken biz miyiz?
Yoksa Batı; bilmediğimiz, bilemediğimiz bir biçimde Batı kültür ve medeniyeti adı altında bizi kökten ve temelli esir mi aldı?
Devleti kuran çoğu yöneticinin dini değerlerimizle kavgalı olması tesadüf mü?
Son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar, işgalciler çekildiği halde, işgalcilerin kültür, ilke medeniyeti üzerine oturan bir devlet sisteminin kurulması üzerine anlaşıldığını gösteriyor.
Böyle değilse Batılı işgalcilerle her alanda ittifak etmemiz, onlara pazar olmamız, kuzu sarması ilişkilerimiz nasıl izah edilebilir?
Bir kısım insanımızın cenaze törenlerinin Hristiyanlara benzemesi sadece bir örnek.
Kurtuluş savaşı verdiğimiz emperyalistlerin her alandaki örf adet ve uygulamalarını almamız aslında hala onlara esir olmak anlamı taşımıyor mu?
Ey iman edenler! Yahudileri de Hristiyanları da dost edinmeyin. … Sizden kim onları veli edinirse muhakkak o da onlardandır. Muhakkak ki Allah zalim bir toplumu hidayete erdirmez. (Maide-51)
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
KONSERLERE AKITILAN MİLYARLAR
KAYYUM TUZAĞI
ÖCALAN MUHATAP ALINAMAZ
FETÖ ÖLDÜ, ANLAYIŞI ÖLMEDİ.
İSRAİL TEHLİKESİ KAPIMIZA DAYANDI
SİBER İCAT OLDU, MERTLİK BOZULDU
TOPLUMDA ÇÜRÜME BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ
NARİN CİNAYETİ VE İDAM