Aklını Ve İradesini Satan Din Esirleri

Allah, insanı diğer canlılardan üstün kılmış, ona akıl ve irade nimeti vermiştir.

Aklı ve iradeyi kullanmamak, birilerine ipotek etmek, insanlık vasfına aykırıdır. Bunun içindir ki dinimiz; aklı ve iradesi olmayanları sorumlu tutmamıştır.

Modern ve seküler çağ, yücelttiği değer ve kişilere sorgusuz bağlılık ve aidiyeti teşvik etmektedir. Böylece ferdi  hürriyetle iradeyi anarşist yaparak, sahte din adamlarına bağlılıkla dinden kopararak, cinselliği istismarla aile düzenini yıkarak, aklını ve iradesini ipotek alarak insanı esir ediyor, sömürüyor ve  yönetiyor.

İhtiyaç olmayanlar reklamla ihtiyaç yapılıyor, gelirimizden çok tüketmek zorunda kalıyor, rızık telaşı ile belimizi doğrultamıyor, bankalara sömürülüyorsak,  sistem ve çağ bizi hürriyet diyerek esir almış demektir. 

Etnik, mezhepsel, siyasi  ve mesleki  aidiyetlerimizi “müslümanlar kardeştir” ayetinin üzerinde tutuyor, farklılıkları ötekileştiriyor, hatta düşmanlık nedeni sayıyorsak sistem irademizi satın almış demektir.

Her rekat okuduğumuz Fatiha suresinde Allah’a “ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz”  dediğimizin şuuruna varmayıp, şeyhlerden, hocalardan medet umuyor, onlara  tam teslimiyet ve sorgusuz itaatle bağlanıyorsak, sistemin  ve çağın sahte  din anlayışı aklımızı ve irademizi ipotek almış demektir.

Şeyhlere ve hocalara teslimiyet Kur’an ve Sünnet ekseninde sorgulamamızı engellerse, Türkiye’de 30 yıl  müftülük yapan bir KGB ajanına bağlandığımızın farkına varamaz, öğrenince sükutu hayale uğrarız.

İslam alemi, Kur’an ve Sünnet ekseninde sorgulamadığı  için  İngiliz ajanı  Lawrence’i   İslam alimi sanarak, onun yolundan gittiği ona destek olduğu için bölündüğünü anladı, ama iş işten geçmiş oldu.

Hasan Sabbah’ın  “uçuruma atlayınca cennete gidecekleri “ vaadine inanan müridler, sorgusuz itaat etmelerinin bedelini cehennem çukuruna düşerek ödediler.

Akıl ve irade kıymetlidir. Aklının  ve iradesinin değerinin farkında olmayan, onu satan veya kiraya veren  ahmaklar oldukça,  her devirde satın alacak veya kiralayacak bezirganlar bulunur.

Allah, Hz. Musa‘ya (AS) “beni görmeye dayanamazsın” diyor. Ama bir din bezirganı Allah ile görüştüm, bana “dünyayı Hz. Muhammet (SAV) için yarattım, ama senin için sürdürüyorum’’ dedi  diyebiliyor.

“Peygamber ile görüşür, ondan talimat alırım. Elindeki listede Cemaate hizmet edenlerin isimlerinin üzeri  yaldızlı, karşı çıkanların isimlerinin üzeri ise  çizili idi” iddiasıyla İslam akidesine ters düştüğü halde din esirleri hala uyanmıyorlar.

Allah 49 ayette aklımızı kullanmamızı emretmesine, Efendimiz Hz.Muhammed(SAV)’in, kendisine  hürmet ve tazimde aşırıya kaçan ashabına “hürmet ve tazim (ululama) ancak alemlerin rabbi olan Allaha’dır” uyarısına rağmen din bezirganı şeyh, hoca ve liderlerini ululamanın, İslam akidesiyle bağdaşmadığını hipnoz edildikleri için mi görmez bu kardeşlerimiz?

“Üstündeki paltonun hesabını vermeden itaat etmem” diyen bedeviye hesap veren  Hz. Ömer’i (RA) örnek almayan, sorgusuz itaat edenler din esirleri, sorgulayanları aforoz edenler ise din bezirganlarıdır.

Allah, Zümer suresi 3.Ayet’teki ” İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.” emriyle , insanları Allah’a kulluğa çağırmış, kula kulluğu yasaklamış ve insanı hürleştirmiştir.

Ama onlara kızmamak “esirliklerinin farkına varmaları için” uyarmak, yardım etmek gerekir.

Biz uyarı görevimizi yaparak manevi sorumluluğumuzu yerine getirmeye gayret ediyoruz.

Buna rağmen aklını ve iradesini satan, kula kul olanların sorumluluğu kendilerine aittir.


Yazarın Diğer Yazıları