ABD İle Rusya’nın Suriye İttifakı

Rusya'nın 30 Eylül'de başlattığı bombardımanlarla Suriye iç savaşı yeni bir safhaya girdi.

Rusya, ABD ile arasında daha stratejik ve küresel bir anlaşmanın sonucu olarak mı Ortadoğu'ya iniyor?

Büyük fotoğrafa bakıldığında ABD ile Rusya’nın dünya politikalarına birlikte ve anlaşarak yön verme stratejisi uyguladıklarını görmek çok zor değil. İki büyük güç de zıtlaşarak değil, anlaşarak hareket etmeyi, varlıklarının ve dünya hakimiyetlerinin uzun sürmesi için gerekli görüyorlar.

Rusya'nın Suriye'deki bu harekâtı iç savaşı şiddetlendirecek, mezhep ayrılıklarını körükleyecek,  Esed rejimini rahatlatacak, ılımlı muhaliflerin durumunu güçleştirecek, Onları Esed’li bir çözümü kabule zorlayacaktır.

PYD'nin Cerablus-Afrin arasını ele geçirmesini, Kuzey-Doğu Suriye’de federe bir Kürt devleti kurulmasını kolaylaştıracaktır. PKK ile mücadele eden Türkiye'nin özellikle bu hususta yeni bir tavır alması kaçınılmazdır.

Nitekim Başbakan Davutoğlu, Suriye'den sızmalar olursa yeni duruşa ihtiyaç olacağını ifade etti.

ABD’nin PYD’yi meşru güç olarak görmesi ve desteklemesi, PKK’nın eline geçeceğini bile bile Türkiye'ye Irak üzerinden silah sokması, Rus bombardımanının Obama- Putin zirvesinin ertesi günü başlaması tesadüf değildir.

Rusya’nın bölge çıkarlarını Esed’in varlığına bağladığı bilinmektedir. Ancak hava saldırıları ile ayakta durabilen Esed rejimi çatırdayınca, Suriye ve Orta-Doğu yeniden şekillenirken masanın başköşesinde oturmak istiyor. Rusya’nın, yeni savaş uçakları ve son model ağır silahlarla bunun için savaşa müdahale ettiği anlaşılıyor.

Rusya bu tavrıyla Afganistan tecrübesinden ders almamış görünüyor.

Rusya’nın bu müdahalesini ABD- İran yakınlaşmasını dengeleme çabası olarak da görmek mümkündür.

ABD, halkını katleden Esed rejiminin gitmesi için pasif kaldı. Rusya'nın "yükselişi" ne göz yumdu. Böylece çoğunluk ve daha güçlü Sünni Blok zayıflatıldı. Azınlık ve zayıf Şii blok İran önderliğinde güçlendirildi. Denk güçler oluşturulmalıydı ki; muhtemel bir mezhep savaşında taraflar birbirlerini iyice hırpalayabilsinler.

Orta-Doğu’da bir tarafta “Rusya- İran- Esed- Irak- Hizbullah” bloğu, diğer yanda “Türkiye- Suudi Arabistan-Katar- Ürdün” ittifakı netleşiyor. Bu bloklar birbirleriyle uğraşırken İsrail’in bölge güvenliği de sağlanmış oluyor. Mezhep temelli bu kutuplaşma yakın gelecekte Orta-Doğu’yu bir Sünni-Şii savaşına sürükleyebilir.

Bu denklemi bozabilecek yegane ülke bölgenin tarihi-doğal lideri ve en güçlü ülkesi Türkiye’dir.

Bu nedenledir ki; global güçler için Türkiye’nin PKK terörüyle meşgul edilmesi, zayıflatılması, istikrarsızlaştırılması, ilerleyişinin durdurulması hayati öneme haizdir.

ABD; birlikte hareket ettiği ve dünya hakimiyeti için paslaştığı Rusya'yı, Ortadoğu oyununa kontrollü şekilde dahil etmek istiyor olabilir.

Zira ABD için en önemli hedef Çin'in yükselişini dizginleyebilmektir. Bu hedefini gerçekleştirmek için Rusya'yı karşısına almak yerine, yanına almak ABD için daha akıllıca bir yoldur.

 ABD bir taraftan da Rusya'nın sıcak denizlere inme idealini tahrik ederek, O’nu  Orta-Doğu bataklığına çekmek ve yıpratmak amacında da olabilir.

Yaptığımız yorumlar “sadece kuyruğunu tuttuğumuz hayvanın ne olduğunu ” tahmin etmek gibidir.

Bekleyip göreceğiz.

Ancak şu muhakkaktır ki; birlik beraberliğini sağlamış, ekonomisi güçlü, teknolojiye ayak uyduran aktif ve gelişmeler karşısında doğru politikalar geliştirebilen devletler bu oyundan galip çıkacaktır.

O halde İslam Alemi’nin birlik olmaktan başka çıkar yolu yoktur. Bunu sağlayacak tek ülke de Türkiye’dir.


Yazarın Diğer Yazıları