Yeni ‘Putçuk’larımız: Kadınlar Ve Çocuklar

Malum-ı aliniz bizim milletimizde her hususta ziyadesiyle görülen ifrat ve tefrit diye iki kavramımız var. Bir şeyi ya hiç yapmıyoruz yahut tadını kaçıracak kadar abartıyoruz. Putların eskilerde kaldığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Günümüzde de sevgide aşırı gittiğimiz ve artık tadını kaçırıp minik"putçuklar” haline dönüştürdüğümüz iki varlığımız var: kadınlarımız ve çocuklarımız.

Kadın ile erkeği eşitleyeceğiz diyerek kadını kanunların önünde öne geçirmeler, pozitif ayrımcılık yapmalar, erkek cinayeti sanki olabilirmiş gibi "Yine bir kadın cinayeti!” diye haber yapmalar, erkeğe şiddet tabiiymiş gibi her yerde "Kadına şiddete hayır!” sloganları, kadınları ısrarla milletvekili yapma çabaları vesaire, vesaire... Kadın ile erkek her şartta eşit olmalı, hiçbiri üstün değil... Cinayet korkunç bir şeydir bunun kadını erkeği yoktur. Türkiye'nin şiddet sorunu vardır, kadına şiddet sorunu değil... Kim daha akıllı, bilgili, feraset sahibi ve çalışkan ise o milletvekili olmalı. İlle kadın yahut erkek olacak demenin hiçbir manası yoktur. Eskiden kadının hiçbir değeri yokken ve erkek üstünken şimdi de eşitlik sağlayacağız diyerek bu sefer de kadını putlaştırıyor ve üstün hale sokuyoruz. Anlayacağınız her şeyde olduğu gibi bunu da abartıyoruz. Bu çabalar toplumun yapısını bozuyor. Sosyolojik yapımızda onulmaz yaralar açıyoruz. Geri dönüşü olmayan yola giriyoruz.

Yeni putçuklarımızdan biri de çocuklarımız. Onlar bizim yeni biblolarımız. En ufak şeyde "Aman üzülmesinler, aman kırılmasınlar, aman psikolojileri bozulmasın, aman her istedikleri olsun..!”demekteyiz. Öğretmene çocuğumuzu eğit diye verip sonra da en ufak bir kızmada ortalığı ayağa kaldırıyoruz. Öğretmen o vakit "O halde al çocuğunu kendin eğit.” demez mi? En ufak bir sorunda hocayı dinlenmeden "O çocuk!” diye çocuğu haklı görürsek, ceza vermeyip sürekli ödülle istekleri, toplumsal normları yaptırmaya çabalarsak sonuçta ortaya her denileni yapmak için "Ne vereceksin?”diyen rüşvetçi bir birey çıkmaz mı? Evlerde çocuklar ne isterse o yapılıyor, televizyonda ne isterlerse o izleniyor, bir istekleri iki edilmiyor, onları ağlatmama adına ebeveynlerin anaları ağlıyor… Çocuklar evlerde darbe yapmış, sıkıyönetim ilan etmiş durumdalar. Fevkalade yanlış.

Peki ne yapacağız? Herkes haddini, hududunu bilecek. Kadın, kadın gibi; erkek, erkek gibi; çocuk da çocuk gibi davranacak. Kimse birbirinden rol çalmayacak. Aksi takdirde çarklar ters dönmeye başlayacağı için işler sarpa saracaktır. Kadınları üstün tutmanın tıpkı erkekleri üstün tutmak gibi bir manası yoktur. Ya çocuklar..? Çocuklar; çocukluğunu yaşayacak, toplumsal kuralları öğrenecek ve yaşayacak, renkli biblolar, putçuklar gibi evin en nadide köşesine yerleştirilmeyecek. Yaşı geldiğinde çok ağır olmayan işlerde çalışacak, böylelikle hayatı, para kazanmayı ve paranın değerini öğrenecek. Aynı zamanda okumanın da kıymetini bilecek. Aman yıpranmasın, aman yorulmasın diye evde hiçbir işe yaramayan bireyler olarak bilgisayar başında oturtulmayacak. Toplumsal olarak bozuluyoruz, kokuşuyoruz, tükeniyoruz. Selam ve dua ile...


Yazarın Diğer Yazıları