Dünyada hiçbir terör örgütü kendi başına kurulamaz, kendi başına da yaşayamaz. Mutlaka halktan ve büyük devletlerden destek alması gerekir. Halktan destek almalı ki militan bulabilsin. Büyük devletlerden destek almalı ki silah bulabilsin. Dünyada silah üreten ülkelerin başında Amerika, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, İsrail, Almanya, Belçika, Hollanda gibi ülkeler geliyor. Bu da demek oluyor ki genel itibariyle bir terör örgütünü yaşatan işte bu devletlerdir. Çünkü bu devletlerin silah vermediği bir örgüt nasıl terör yapabilsin, nasıl ayakta kalabilsin? Ne kadar da demokrat, insan hakları savunucusu gibi görünseler de para geleceğini bildikleri takdirde küçük bir bebeğin yahut onun annesinin kanı önemli değildir. Bir damla petrol bir damla kandan değerli demiyor muydu saygıdeğer İngiltere Başbakanı Winston Churchill? Neyse…
PKK’nın elindeki silahlar da genel itibariyle Rus silahlarıdır. AK-47 yani bilinen adıyla kalaşnikof(az bir kısmı Macaristan ve Bulgaristan yapımı), doçka, kanas, RPG-7 hep Rus malıdır. Bunun yanında Amerikan yapımı olan M-16 ve suikast silahı olarak kullanılan İngiltere ve yine Amerikan yapımı silahlar, İtalyan malı olan mayınlar, Alman malı olan el bombaları, İspanyol malı olan tabancalar vs. vs… Bu liste TSK’nin açıkladığı listedir. Herkes de gayet iyi bilir. Biz her zaman şöyle demişizdir: Terörün bitmesini öncelikle silahın sahibi istemez. Bu cümleye iki manalı olarak bakın. Bir silahı kullanan silahın sahibi, iki silahı üreten silahın sahibi. Çünkü silahı elinde bulunduran Cemil Bayık, Murat Karayılan, Fehman Hüseyin gibiler silahı bırakıp da şehre indiğinde bunlara kim, niye saygı göstersin; bunlardan kim, niye korksun? O halde öncelikle bu kişiler silahı bırakmak istemezler. Sonrasında Amerika, Rusya, Avrupa Birliği gibi ülkeler silahın bırakılmasını istemez. Çünkü silah bırakılırsa para gider. Ayrıca da Türkiye’nin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan PKK kozu gider. Amerika hem PKK’ya silah satarak kazanıyor hem örgütü kendi menfaati için Suriye’de kullanıyor hem de Türkiye’yi “Ben sana PKK’ya karşı yardım edeceğim sen de bana Irak’ta, Suriye’de yardım edeceksin.” diye kandırıyor, aldatıyor. Bir taşla en az iki kuş. Kârlı ticaret. İş bu halde silah nasıl bıraktırılır? Öncelikle dağa çıkacak insanları rahat ettirerek ve eğiterek. Sonrasında büyük devletlerin önüne PKK’dan daha büyük bir menfaat atacaksın yahut sen onları daha büyük bir şeyle tehdit edeceksin ki örgütü desteklemeyi bıraksın. Şunu demek istiyorum. Satrançta karşı tarafın şahını yahut vezirini almak isterseniz rakibiniz bunları vermemek için çok rahatlıkla filini veyahut atını verir. Siz Amerika’yı, Rusya’yı ve diğer büyük devletleri siyaset sahasında köşeye sıkıştırırsanız PKK’yı desteklemeyi bırakmak zorunda kalırlar. PKK onlar için ne bir fil ne bir at ne de bir kale… Olsa olsa ancak bir piyon. Daha değerli değil. Devletimizin büyük devletleri köşeye sıkıştıracak siyaset üretmeleri gerekiyor. Mesela Rusya için Çeçenler, Amerika için de siyahiler desteklenip örgütlendirilebilir. Kusura bakmayın şah çekene şah çekilir. Önümüzdeki hafta da inşallah PKK’yı kimin kurduğunu, kimin kurdurduğunu, nasıl ayakta kaldığını, siyasi görüşünü, ayrı bir devlet isteyip istemediğini, inançları gibi ayrıntılı bir PKK yazısı yazacağım. O yazımızda görüşmek üzere. Selam ve dua ile…