Suudi Arabistan Neyin Peşinde?

Arabistan yarımadasında Şerif Hüseyin'in etrafındaki birkaç kabile ve İngiliz altınları ile satın alınmış bedevilerce çıkarılan isyanının sonucunda İttihat ve Terakki yönetimi kutsal topraklardan çekilme kararı alır. Şerif Hüseyin bütün Arapları birleştirip tek bir krallık kurmak ve ardından da halife olmak istiyordu. Bu ikisi de İngilizlerin planlarına uymadığı için Şerif Hüseyin oyunun dışına çıkarılıp yerine İbn Suud alınır. İbn Suud'un böyle büyük planları yoktur. Suud ailesinin yönetimine getirilmesiyle Arabistan artık Suudi Arabistan olarak anılacaktır.

Suudi yönetiminin öncelikli gelir kaynağı petrol... Yaklaşık 200 milyar dolarlık bütçelerini büyük oranda petrol ticareti oluşturmakta. Ancak uzmanlar dünyadaki petrol rezervinin 100 yıllık ömrünün kaldığını ifade etmekteler. Bunu bilen devletler de petrole olan ihtiyaçlarını 100 yıla kalmadan bitirecek planlar yapmaktadırlar. Yani bu da demek oluyor ki Suudi Arabistan 100 yıla kalmadan açlığı son haddine kadar yaşayacak bir coğrafya olacaktır. Ne tarım ne sanayi… Ülkede hiçbir üretim bulunmamakta. Hac ve umre gelirleri derseniz diğer turizm alanları ile birlikte elde edilen toplam 20 milyar dolar civarındaki bu gelir ülke insanına yetecek miktar değildir.

Suudi Arabistan'ın ciddi bir nüfus gücü yok: 30 milyon civarı. Askeri gücü petrol gelirlerinden ve ABD'den geliyor. Bölgede önemli bir güç olmasını sağlayan ABD'den aldığı destek. Suudi yönetim Amerika'dan destek alabilmek için önce 80 milyar sonra 110 milyar dolarlık silah alımı yapmıştı. Ancak ABD'den destek alabilmesi için sadece silah alması yetmez. İsrail'e destek de vermek zorunda. Ilımlı İslam'a geçiş yaptıklarını açıklamalarının sebebi ABD'den gelen baskılardır. Amerika Arabistan'ın diğer İslam ülkelerine örnek teşkil etmesini sağlıyor. Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisinin veliaht prens olduğunu CIA dahi söylemişken ABD ve İsrail onu karşısına almak istemiyor. Zira prens aradıkları vasıfta bir kişilik. Yenilikçi, Batı yanlısı, İslam dünyası ile ilgili hayalleri yok... İsrail'de çıkan Haaretz gazetesindeki bir yorumda bekledikleri kişinin Prens Selman olduğunu, Selman'ın enerji ve İsrail'in güvenliğinde sorun çıkarmayacağı belirtildi. Bu sebepten prensin mutlaka desteklenmesi gerektiği ifade edildi. Dedeleri İbn Suud da İngilizlere kurulacak İsrail'e düşman olmayacağı vaadini vermişti.

Suudi ailesi ABD'den aldıkları destek ile etrafına baskı yaparak otoritesini kabul ettirme peşinde. Üstünlüğünü kabul etmeyen Katar'a ambargo uygulaması, Yemen'de Şii Husileri vurması ve böylelikle bölgesel güç olma yolundaki rakibi İran'la mücadeleye girişmesi, bağımsız bir ülke olan Lübnan'ın Başbakanı Hariri'yi ülkesine geldiğinde gözaltına aldırıp baskı ile istifasını verdirmesi güç olma yolunda yaptığı işlerdir. Suudilerin ülke dışında tek dertleri "Şii hilali”ne mani ve Arap coğrafyasının ağabeyi olmak. Ülke içerisinde ise bütün maksatları tüm diktatör rejimlerde olduğu gibi rejimin devamını sağlamak. Bunun için de ne gerekiyorsa yapılmakta, muhalefet en sert şekilde bastırılmakta, hatta muhalif bir kişilik yabancı bir ülkede, konsolosluk gibi resmi ve ciddi bir yerde dahi öldürülmekten çekinilmemektedir. Bu pervasızlığı sergileyenlerin vatandaşlarına ülke içerisindeki tutumlarını bir tahayyül edin lütfen. Mısır'daki darbeci yönetime milyarlarca dolarlık desteğin sağlanmasının nedeni de ülkelerine Mısır'daki gibi bir "bahar”ın gelmesine mani olmaktır. Bu sebepten Arap baharı başladığında memurlarının maaşına derhal zam yapılmıştı. Ancak bunlar demokrasinin olmadığı bu ülkedeki sessiz çığlıkları dindirmeye yetmiyor. Ülkeye baharın gelememesinin tek sebebi baskıcı ve en ufak muhalefeti anında yok eden yönetim. Halk tamamen sindirilmiş durumda.

Sömürgeci devletler ele geçirdikleri yerlerdeki yönetimlere azınlıktaki insanları getirmişlerdir. Azınlıkta olmaları sebebiyle arkalarına halkın desteğini alamasınlar ve böylelikle sömürgeci devletin desteğine muhtaç kalsınlar. Suriye'de Nusayri Esed ailesinde, Irak'ta Iraklı olmayan Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal'da, Arabistan'da Vahhabi Suud ailesinde olduğu gibi… Baskı ile yönetimde kalabilmekteler lakin "zulm ile abat olanın sonu berbat olurmuş”. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları