15 Temmuz darbe girişiminin üç mühim neticesi oldu.
1- 15 Temmuz akşamı sanki daha öncesinde milyonlar “Bir darbe olursa ne yapacağız?” diye tatbikat yapmışçasına derhal birlik olup sokaklara döküldü ve ülkesine sahip çıktı. Bu da gösteriyor ki burası artık eski Türkiye değil!
2- Cemaatine hizmet etmek için yıllardır bir virüs gibi uykuda bekleyen ve kendini gizleyen örgüt üyeleri deşifre oldu.
3- On binlerce örgüt elemanı darbe girişimi öncesi görevden alınmış olsaydı halkta büyük infial uyandırabilir, sert çıkışlar yaşanabilir, insanlar hükümeti paranoyaklıkla, ipin ucunu kaçırmakla suçlayabilirdi. Ancak örgütün gerçek yapısını gören milletimizden kimse sesini çıkarmıyor tam aksine sonuna kadar gidilmesini istiyor. Tam bir temizlik vakti.
Ancak şu asla gözden ırak tutulmamalı ki 28 Şubat’ta birilerinin, ayağını kaydırmak istediği birine “irticacı” yaftası yapıştırması gibi bugün de birileri ayağını kaydırmak istediği birisine “paralel” yaftasını yapıştırabilir. Çiçek bahçesindeki yabani otları temizlemek için bahçeye buldozerle girilmez. Bir çiçeğin bile dalını kırmamak için tek tek toplarsın yabani otları. Şu an örgütle ilgisi olmayanların insanların gözaltına alınma ihtimalleri var. Burada en büyük görev hükümet yetkililerine, hâkim-savcılara ve idari soruşturma yapacak müfettişlere düşüyor. Örgüte olan kin, örgütle ilgisi olmayan masum insanların hayatlarını mahvetmemeli. Ayrıca bu yüce dava, “Mazlumun ahı / Devirir şahı” sözü mucibince masumların ahı ile yerle bir olmamalı. Unutulmamalıdır ki bin caniyi öldürmek bir mazlumu öldürmeyi affettirmez. Toplanan bin diken kırılan bir güle bedel olmaz. İşte bu sebepten Sayın Başbakan da “Öfke ile değil adalet ile yargılamalar yapılacak” açıklamasında bulundu. Bu önemli bir açıklamadır. Bu temizlik harekâtına hiçbir suçu olmayan kendi halindeki vatandaşın gözyaşı bulaşmamalı. Çünkü FETÖ ile hiçbir ilgisi olmayan ama gözaltına alınmış bir kişi derdini kime, nasıl anlatsın?
Ancak kişinin suçu sabitse asla merhamet gösterilmemeli. “Zalime merhamet mazluma zulümdür.” Zira örgüt tekrar güçlendiğinde aynı şekilde yeni bir kalkışmaya yeltenecektir. Bu tarz yapılar tam olarak bitirilemez. Küçülür, sesi soluğu çıkmaz, yer altına iner ama için için yanmaya ve tekrar yer üstüne çıkacağı günü beklemeye devam eder. Tıpkı “Hizbullah” gibi. Örgüt üyeleri şu an FETÖ’ye lanet okuma, demokrasiyi savunma seanslarındalar. Emir yukarıdan böyle geldi. Hoca efendiye(!) lanet okuyun, darbeye küfredin vs… Daha öncesinde sendikalardan istifa edin emri gelmişti. Ortada mide bulandıran bir siyaset anlayışı hâkim: takiyye. Cemaatin ileri seviyesindekiler dahi demokrasi mitinglerine katılıyor, sosyal medyada Ak Parti, en azından demokrasi taraftarlığı paylaşımları yapıyor. Kendilerini gizleyip çoğalmaya devam etmeye çalışan bir virüs, bir sinsi yapı, insana dostunu düşmanını şaşırtan maskeli balo üyeleri…
Dur bakalım, niyet hayır akıbet hayır inşallah. Allah devletimizin, milletimizin yardımcısı olsun. Selam ve dua ile…