PKK’NIN TARİHİ, İDEOLOJİSİ VE AMACI -2-

Kaldığımız yerden devam edelim. Peki PKK’yı kim, niye kurdu? PKK’yı kimi stratejistlere göre Rusya kurdurmuştur. (Komünist bir örgüt ve bayrağında orak çekiç figürleri olmasından da anlaşılabilir.) Uğur Mumcu gibi yazarlar da PKK’yı MİT’in kurduğundan bahseder. (Abdullah Öcalan’ın MİT’e kayıtlı olduğunu ve devletin PKK’ya silah sattığını ispat ettiği için Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü iddia edilir.) Avni Özgürel Apo’nun MİT’in yan kuruluşu olan Fikir ajansında getir götür işlerine bakan bir çocuk olarak çalıştığını söyler. Abdullah Öcalan’ın MİT binasından çıkarken gördüğünü söyleyen yazarlar vardır. Ayrıca yukarıda kayınpederinin MİT’çi olduğundan da bahsetmiştik.(Bunu bir röportajında Apo da kabul eder.) Bu hususta bir netlik bulunmuyor ne yazık ki. Zira bunun belgesi, yazılı emri olmaz. Ancak şunu biliyoruz ki 90’lı yıllarda örgüt Avrupa’nın özellikle de Almanya’nın güdümüne girmiştir. Sonrasında örgütü CIA yani Amerika kullanır olmuştur. Şu an örgütü Amerikalılar ve İsrailliler yönetmektedir. Özellikle Irak ve Suriye’de işbirliği içinde çalışmaktalar. (Geçtiğimiz günlerde Cemil Bayık –Her ne kadar Amerika inkâr etse de- Amerika ile sürekli görüşme halindeyiz açıklamasını yapmıştı.) Eşref Bitlis Paşa’nın Çekiç Güç’ün PKK’ya yardım ettiğini söylediğini hatırlarsanız geçen haftaki yazımda belirtmiştim. Ayrıca örgütün elinde M16 ve diğer Amerikan yapımı silahlar mevcut. Örgüt Amerika ve İsrail’in isteklerini yaparken Amerika ve İsrail de örgüte silah temin etmektedir. Birbirlerini kullanmaktalar anlayacağınız. (Her ne kadar örgütü terör örgütleri listelerine almışlar olsalar da.) Örgüt Orta Doğudaki hemen bütün devletlerin kucağına mutlaka oturmuştur. Zira kamp kuracak ve lojistik destek alacak bir yerler lazımdır. PKK’dan en çok yararlanan devletler Suriye ve Yunanistan olmuştur. Bunların yanında Lübnan, Irak, İran da Türkiye’ye karşı koz olarak örgütten yararlanmayı bilmiştir. Peki örgütün kuruluş aşamasında Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan toprak alarak Kürdistan’ı kurma fikri yok muydu? Nasıl olur da bu devletler örgüte kamp yeri ve lojistik destek sağlarlar? Bu da demek oluyor ki PKK’nın gerçek kuruluş amacı Türkiye’ye karşı bir koz oluşturmaktır. Türkiye’nin elini zayıflatmak ve istenilenleri kabul etmesini sağlamaktır. Örgütün bu toprak parçaları arasında Kürdistan namında bir devlet kurma gibi hakiki bir niyetlerinin olmadığı sadece bu bilgi ile bile aşikâr oluyor. Aslına bakarsanız bütün örgütlerin kuruluş amaçları halisane(!)dir. Ancak sonra devreye silah satın alma girince bütün örgütler bir bakar ki istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuştur. Farkında olarak yahut olmadan kullanılmaya başlar. Zira Amerika, İsrail, Almanya gibi devletler salt para için bir terör örgütüne silah vermez. Hem para kazanmalı hem de örgütü kullanabilmeli. İşte bu sebepten ötürü PKK artık bir Ortadoğu konstramantisi olmuştur. Parayı, silahı, eğitim kamplarını kim verirse hemen ona yanaşır, onun kirli işlerini yapar olmuştur. 
Örgüt 1990’larda yaptığı kongresinde bağımsız Kürdistan fikrinden vazgeçip özerklik istediğini ilan etmiştir. BDP/HDP milletvekilleri ve belediye başkanları da dikkat ederseniz sürekli özerklik açıklamasında bulunuyor ve hatta içinde bulunduğumuz günlerde özerkliklerini(!) de ilan etmiş durumdalar. Çünkü şunu anladıklarının kanaatindeyim: Hiçbir devlet kendisinden toprak alınmasına asla müsaade etmez. 4 devletten toprak alarak bir devlet kurulamaz, kuruldu diyelim bu kadar düşman denizi arasında yaşayamaz. Kurulan devlet ne dışarıya mal satabilir ne de dışarıdan mal alabilir. Çünkü denize bağlantın yok, hava ve kara bağlantıların kapalı. Bunun, özerklik ilanının sebeplerinden biri olduğunu düşünüyorum. 
Halkımızın yanlış bildiği bir durumu da burada düzeltmek istiyorum. PKK kendi başına tek bir örgüt değildir. PKK, adına KCK denilen devlet yapılanmasının silahlı koludur. Bir diğer adı HPG’dir. Örgüt -sözüm ona- devletin ordusudur. Bunun yanında yasama, yargı, yürütme konseyleri, siyasi yapılanma, mali birim gibi alt birimleri var. Danışmaya son derece önem veriyorlar. Kararlar bir kişiden çıkmıyor. Alınan kararlar ortak karar. Eş başkanlık bunun bir tezahürü. Teşkilat böylesi demokrat bir yapıda görünürken teşkilatta en korkulan şey “ajan” yaftasıdır. Zira örgütün kurucu üyeleri bile ajanlıkla suçlanarak infaz edilmiştir. Aykırı fikirleri yahut başkanlık konseyini eleştirmeleri sonucu binlerce örgüt üyesi ajanlık yaftasıyla öldürülmüştür. Örgütün kuruluş yıllarında militanların silahlı mücadeleyi hiç bilmemesi sonucu çok kayıp vermiş, bunu fark eden Abdullah Öcalan Lübnan’ın Bekaa Vadisinde kamp kurarak militanlarına yabancı askerlerden ciddi manada gerilla harbi alanında eğitim aldırmıştır. Şunu kabul etmemiz gerekiyor ki PKK’lılar gerilla harbini çok iyi uygulayabilmektedirler. Türk askeri dünyanın en zor savaşını vermektedir şu an. Herkes bilir ki düzensiz orduya karşı yapılan savaş, düzenli orduya göre çok daha zordur. Zira ortada hedef yoktur. Bir bomba patlatır, suikast silahıyla 1-2 askeri öldürür, bir roket atar sonra halkın arasına karışıverir. Çünkü bilir ki halka silah sıkılamaz. Gündüz halk, gece terörist…
Ne yazık ki yerimiz bu kadarını anlatmaya müsaade ediyor. PKK illetinden kurtulduğumuz anda Türkiye yayından fırlamış ok gibi olacaktır. Bu illete 35 yılda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Bey’in açıklamasıyla 1 trilyon dolara yakın para harcanmış durumda. Kaybedilen canlar paha biçilemez. Sivrisinek öldürerek sivrisineklerden kurtulunamaz. Bataklığın kurutulacağı günlerin bir an evvel gelmesi dileğiyle… Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları