KEMALİZM BİR DİN MİDİR?

Günümüzde artık Atatürkçülük başka, Kemalizm başka şey. En azından öyle bir görüntü sergilenmekte. Atatürkçülük, Atatürk'ü seven, onun fikirlerini paylaşan ve devrimlerini de kabullenen düşünceye denirken Kemalizm bunun birkaç derece daha ilerisine verilen bir ad durumunda. En büyük insan, en büyük komutan, en büyük lider, en büyük deha, en büyük, en büyük, en büyük… İlanihaye devam eden bir sıfatlar silsilesine sarılanlara Kemalist deniyor galiba. Sevgisini abartmış, ifrat halindeki kişiler bunlar.

Bugünlerde öğrencilere Atatürk'ün resmine, büstüne rükû veya secde ettiren ve bununla aklı sıra Atatürk sevgisi aşıladığını sana zavallılar güruhu ortaya çıktı. Bu Kemalistlere Atatürk Allah mıdır, diye sorsan elbette hayır derler. Allah'tan başkasına secde edilir mi, diye sorsan hayır derler. Atatürk'ün yaşarken yaptırmadığını bunların öldükten sonra yapmasının/yaptırmasının nedeni çevresine yaranma derdi olabilir mi? Tıpkı Atatürk yaşarken ona yaranma derdiyle akıl almaz sözler sarf edenler gibi onların evlatları olan bugünküler, M. Kemal'in haberi ve izni olmadan onu ilah edinenler, haberiniz olsun atalar dini dedikleri işte tam da bundan ibarettir. "Onlara ‘Allah'ın indirdiğine ve peygambere gelin.' dendiğinde, ‘Atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter!' derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda gitmeyen kimseler olsa da mı?” (Maide-104)

Bu müminlerden biri geçtiğimiz aylarda ölen Gülriz Suriri'dir. Gülriz Sururi Habertürk'e verdiği mülakatta M. Kemal'in "Nutuk” adlı eserinin dünyaya inmiş son kitap olduğunu ifade etmişti. Keşke etmeseydi. Nutuk'a olan sevgisini anlatmak için başka kelimeler kullansaydı.

İfrata kaçan bir başkası ise Mine Kırıkkanat'tır. Bir televizyon programında yaptığı açıklamada "Atatürk benim ilahım, tapıyorum ona.” ifadelerini kullanmıştı.

Osman Nuri Çerman'ın Kuran'dan Batı medeniyetine aykırı ayetleri çıkarıp yerine Atatürk'ün konuşmalarından pasajlar koyalım ve namazda bunlar okunsun diye teklifte bulunduğunu daha önceki bir yazımda belirtmiştim. Osman Nuri Çerman'ın bir de besmele teklifi olduğunu biliyor musunuz? "Dinde Reform” adını verdiği kitabında besmeleyi şöyle çekebileceğimizi söyler: "Atatürk'ü yaratan Tanrı'nın adı ile başlarım.” Hızını alamayan aydınımız (!) Fatiha suresinin de şu şekilde değiştirilmesi gerektiğini teklif eder:

"Bütün âlemlerin Rabb'i olan, esirgeyen, yargılayan ve Atatürk'ü yaratan Tanrı'ya şükürler olsun. Tanrım, seni severiz, senin yarattıklarını severiz, senden yardım dileriz. Bizi, Atatürk'ün gösterdiği dosdoğru yola ilet, nimetine erenlerin, gazabına uğramayanların, Atatürk yolundan sapmayanların dosdoğru yoluna…”

Yine şair Kemalettin Kamu "Ne örümcek ne yosun / Ne mucize, ne füsun / Kâbe Arap'ın olsun / Çankaya bize yeter!” dediğini duymuşsunuzdur. Yalakalıkta Behçet Kemal Çağlar ondan geri durur mu? O da Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inin kötü bir taklidi mesabesindeki "Bir Atatürk Mevlidi” uydurur. İşte o Mevlid'den bazı bölümler: "Hak Teala çün yarattı Türk'ü ilk / Dedi, ‘Üç kıta da olsun ona mülk.' / Ol Zübeyde, Mustafâ'nın ânesi / Ol sedeften doğdu ol dürdânesi! / Merhaba ey baş halâskâr merhaba / Merhaba ey ulu serdâr merhaba!”

Peki Behçet Kemal Çağlar'ın hızını alamayıp Atatürk için bir ezan ürettiğini biliyor muydunuz? İşte o zırvalıktan bazı bölümler: Atatürk ekber! (En büyük)/ Atatürk ekber! / Ancak O var Atatürk! / Evliya odur, / peygamber odur, / Bunları geçti insan büyüğü: Kendi kadar Atatürk! / Atatürk ekber! Atatürk ekber.

Şair Edip Ayel şu teraneleri yumurtluyordu: "Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe, / Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe. / Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun, / Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun. / Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvi (denk) / Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî. / Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses, / İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!”

Peki bütün bu tabasbuslardan Atatürk'ün haberi var mı? Asla. Kendisi için "Ben sizin ilahınızım, peygamberinizim!” demediği halde sözüm ona bu övmek maksatlı aşırı iltifatların manası nedir? Bunlar devrin şartları içerisinde kendini kabul ettirebilmek, bir yerlere gelebilmek yahut geldiği yerde tutunabilmek namına üretilmiş yaltaklanmalardan başka bir şey değildir. Gördüğünüz üzere bunların bir kısmı eskilerden kalmış, bir kısmı da halen devam etmekte. Ne yazık ki bu yakalık zihniyeti bütün devletlerde, ideolojilerde mevcut. Evet bu sözler ışığında yazımızın başlığı olan soruya cevap verelim. Evet, Kemalizm kimilerince bir dindir.


Yazarın Diğer Yazıları