Fransa’ya –malumunuz- bir terör saldırısı oldu. Bunun adı terördür. Adını kesinleştirelim. Lakin herkesin aklından geçeni ben bu satırlara döküvereyim. Kral çıplak diyivereyim. IŞİD’LE ilgili yazımda daha evvel belirtmiştim. Dış güçlerin diye muğlak ifade kullanmadan adrese teslim söyleyeyim. IŞİD, Amerika Ortadoğu enerji kaynaklarına, İsrail de vaat edilmiş topraklara sahip çıksın diye üretilmiş bir ayak takımı, piyon, İslam uğruna savaştığını söyleyen neidüğü belirsiz taife. Amaçları Irak ve Suriye’nin bölünmesine hizmet etmek. Şiilere ve Kürtlere saldırarak onların ayrı bir devlet kurmasını sağlamak. Hizmetleri tam istenilen gibi doğrusu. Haklarını yemeyelim. İstenilenleri bi tamam yapıyorlar. Amerika ve İsrail’in amaçları bu iken Almanya, İngiltere ve Fransa’nın durumu da beden dersinde maç için “Sakın beni de unutma ha, takıma beni de al!” diye oyun kuruculara yalvaran ortaokul çocuğunun durumu gibi. Paylaşım sahasında kendilerine koltuk olmasa da tabure bulma amacıyla hareket eden zavallılar. Amerika’ya yaranma peşinde acizler. Hani bir oyun vardı hatırlarsınız. Şarkı çalar ve 5 kişi 4 sandalyenin etrafında dans ederek dönerler. Şarkı biter bitmez herkes bir sandalyeye oturmalıdır. Haliyle biri oturamayacak ve oyun dışı kalacaktır. İşte bu kırmızı ve mavi ceketlilerin derdi ayakta kalıp oyun dışı kalmamaktır. Ancak her seferinde bir sandalye daha eksiltilir oyundan. Ta ki bir kişi kalıncaya kadar. Bu Ortadoğu oyununda kalan tek sandalyeye oturacak olan İsrail’dir. Çünkü Amerika da bir yerden sonra İsrail hizmetkârıdır. Bu ayrı bir yazı konusu. Amerikan başkanlarının neden İsrail’e hizmet etmek zorunda olduğunu bir gün unutturmayın da anlatalım. İşte kendi kurdukları tuzağa, kendi kazdıkları kuyuya düşen Fransız kardeşlerimiz(!) şimdi bas bas ayağıma diken battı diye bağırıyor. Sevgili kardeşlerimiz(!) sizinkine diken batmış, yıllardır Irak, Suriye, Filistin, Lübnan gibi yerlerde insanların ayağına diken batmıyor. Dikenin batacağı bir eli, ayağı, kolu, bacağı yok çünkü. Bizim medyamızın durumu da evlere şenlik. Paris’te 132 kişi öldü 24 saat yayın. Bir gün önce Lübnan’da 43 kişi öldü 24 saniye yayın yok. Tabi onlar da haklı. Ölüm Doğuluya yakışıyor da Batılıya hiç yakışmıyor. Doğulunun ölmesi kolay, Batılının ölmesi olay. Sayın Hollande’dan açıklama gelmiş. “Acımasız olacağız!” Beyefendi zaten her zaman öyleydiniz. Gabon, Burkina Faso, Kamerun, Mali, Togo, Senegal, Nijer, Gine, Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Fildişi Sahili, Ekvator Ginesi, Benin(Bunlar halen Fransa’ya sömürge vergisi öder.), Cezayir ve şimdilerde Suriye’de zaten hep acımasızdınız. Size saldıran neidüğü belirsizler, sizin saldırdıklarınızın ahı olabilir mi?
Biz inananlar için terörün her çeşidi, nerden ve kimden, hangi amaçlar gelirse gelsin lanetliktir. Bizim önderimiz savaşa giderken “Kadına, çocuğa, yaşlıya, ağaca, ekine, tapınağında ibadet eden din adamına dokunmayacaksın!” diye emir verirken nerde kaldı masum insanları öldürmek. Ancak Araplar der ki “Men dakka dukka”. Anlamı mı? Çalma Suriye’nin kapısını çalarlar Paris’in kapısını. Paris’teki teröristler için “Bunların burda ne işleri var?” deniyor. Hanımefendiciğim Fransız uçaklarının Suriye’de, askerlerinizin de Orta Afrika’da ne işleri varsa o. Doğruları söyledim diye lütfen bana kızmayınız. Fransız asaletiniz bozmayınız ve Şanzelize’de sömürgelerinizden gelen kahvenizi yudumlamaya devam ediniz.
“Kendilerine: 'Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın' dendiği zaman, 'Bizler sadece ıslah edicileriz' derler.” (Bakara 11) Bunlara da bozgunculuk çıkarmayın dendiği zaman “Biz ancak demokrasi, insan hakları ve özgürlük getirenleriz” derler. Döktüğünüz kanda, ürettiğiniz kinde, çıkardığınız nefrette boğulun.