Efendim kaldığımız yerden devam edelim.
12- Elmas ve diğer değerli taşların ölçümünde kullanılan ve 0,2 g ağırlığı karşılayan “karat” kelimesi Arapça “karrat” kelimesinden gelir ki “keçiboynuzu” demektir. Şu yediğimiz keçiboynuzu. Çünkü onun çekirdeklerinin hepsi dünyadaki eşit ağırlıktaki nadir şeylerdendir. Hepsi aynı ağırlıkta olduğu için terazinin bir kefesine keçiboynuzu çekirdeği, diğer tarafına da elmas parçaları konurmuş. Ha unutmadan “elmas” kelimesi Arapçadır ve asıl adı “mas”tır. Kelimenin başındaki “el” önüne geldiği kelimeyi vurgulamak için Arapların kullandığı “el” takısıdır. Aynı “alkol” kelimesi gibi. Aslı “el kuhul”dür.
13- Dilimize Farsçadan geçen “şehir” kelimesinin aslı “şahr”dır ve “krallık, devlet” anlamlarına gelir. “Şah” kelimesi de aynı köktendir.
14- Ve en sevdiklerimden birine gelelim. Sümercede “öküz” anlamına gelen “alef” kelimesinin ilk harfi olan “a” boğanın boynuzları şeklinde olan “V” ile gösteriliyordu. Sonra bu harf İbraniceye “alef”, Yunancaya “alfa”, Arapçaya da “elif” olarak geçti. Demek ki neymiş, öküz diyip geçmeyecekmişsin. Medeniyetin “başı” öküzmüş.
15- Eskiden hesaplamalar çakıl taşları ile yapılırmış. Bunun için Arapça “hesap” kelimesinin aslı “hisab-hasba”dır ve çakıl taşı anlamına gelir. Bu, Avrupa’ya çakıl taşı anlamındaki “calculus” olarak geçmiştir. “Calculate-hesaplamak”, “calculator-hesap makinası” kelimeleri çakıl taşıyla ilgilidir.
16- “Taht” kelimesi “tahta” ile ilgilidir. Eski kralların tahtları tahtadan yapıldığı için.
17- “Dürbün” kelimesinin aslı “dür bîn”dir. Dür, uzak; bîn gösteren… Dürbün uzağı gösteren.
18- “Peygamber” Farsçadır ve “peyam ber”den gelir. Peyam, haber; ber, getiren demektir. Peyam ber/peygamber haber getiren demektir ki Arapçadaki karşılığı resul/nebi, Türkçedeki karşılığı da yalvaçtır. Nebi de aslında “neb’e” yani haber kelimesinden gelir.
19- “Alfabe” kelimesi Arapçadır ve “elif be”den gelir. “Elfb” yani alfabe.
20- Maydanoz kelimesinin etimoloji ile ilgilenenler arasında “mide nuvaz” yani “mide okşayan” kelimelerinden geldiği söylenir lakin doğru değildir. Aslı Rumcadır ve “ma’danus” kelimesinden gelir.
21- Araplar eskiden çiftleşme döneminde oraya buraya saldıran, gözü dönmüş develerin ağzından saçtığı salyalara “hırs” dermiş. Akıl ise; “hırs”la sağa sola saldıran deveyi zapt etmek için arka ayağı çapraz ön ayağa bağlamakta kullanılan urganın adıdır. Yani bunu insana uyarlarsak kişinin hırsını akıl durdurur. Kendimizi akılla durdurmak gerek.
22- Lahmacun kelimesi “yoğrulmuş et” anlamına gelen “lahm acîn” kelimelerinden gelir.
23- Hoşaf kelimesi de “hoş ab” yani “hoş su” kelimelerinden gelir.
24- Çingene kelimesi Farsça “çıgan/çingana” kelimelerinden gelir ki anlamı “fakir, yoksul” demektir.
25- Kanguru kelimesinin ispatlanamasa da şöyle ortaya çıktığı rivayet edilir. Beyaz adam Avustralya’ya ilk gittiğinde kanguruyu görüp oradaki yerliye sorar bu nedir diye? Onu anlamamış olsa gerek yerli de “kanguru” der. Ve o hayvanın adı kanguru olarak kalır. Ancak yerli kanguru derken “bilmiyorum” demek istemişti.
26- Türkçede yanlış anlaşılan bir kelime de “bendeniz”dir. Bendeniz kelimesi sanki övünme anlamıyla kullanıyor gibi geliyor ve kelimenin kökünün “ben” olduğu sanılıyor. Hâlbuki kelimenin kökü “bende”dir. “Köle” anlamına gelir. Bendeniz “köleniz” demektir. Bir övünme değil bir mütevazılık sözüdür.
27- Gerçekte güzel kadın anlamında olan “yosma”, geveze anlamındaki “yavşak” (bit yavrusu anlamına yavşak ile argodaki kullanımının alakası yoktur.), eyerin ahşap kısmı anlamına gelen “kaltak”, orta oyununda aptal çocuk karakterine verilen isim olan “denyo”, yabani at ve eşeklere verilen isim olan “hergele”, sürgüne veya ağır cezaya mahkûm edilmiş hükümlü demek olan “ızbandut”, çok güzel bir ördek çeşidi olan “angut” anlamı değişmiş kelimeler olarak aklıma geliverdi.
Evet, şimdilik bu kadar yeter sanırım. Kelimelerin de, olayların da, kişilerin de aslını, iç yüzünü öğreneceğimiz günleri görmek üzere selam ve dua ile…