ALLAH AFETLERLE İNTİKAM ALMAZ

Pagan Yunan toplumunda yıldırım çarptığında Zeus'un, denizde dalgalar kabardığında Poseidon'un, savaş çıktığında Ares'in yahut hastalık geldiğinde Hermes'in kızdığına inanılırdı. Aynı şekilde Mısır'da hastalık Set'e, depremler Apep'e, isnat edilir; Nil'in aşırı taşması yahut taşmaması Osiris'in öfkesine bağlanırdı. Şimdi de biz Müslümanlar deprem olunca Allah kızdı, virüsler yahut bakteriler geçirdiği değişikliklerle yeni hastalıklar meydana getirdiklerinde Allah bizi cezalandırdı, yangınlar çıkınca Allah günahlarımızın karşılığını verdi demekle zihniyet olarak bir farkımızın olmadığını ortaya koyuyoruz. İş bu halde hastalıklar için ilaç üretmemize, depremler için sağlam bina yapmamıza, yangın çıkmaması için tedbir almamıza gerek kalmayacak, günahlardan kaçınmamız yeterli olacaktır.

Depremler, yangınlar, hastalıklar dünya var olduğundan beri olan sıradan olaylardır. Kış mevsimi gelince soğuktan dolayı vücudun savunma sisteminin zayıf düşmesi sebebiyle grip virüsü insanları hasta eder. Yazın ekseriyetle grip olunmaz. Allah insanları neden sadece kışın cezalandırıyor? Çin'de yeni bir grip virüsünün ortaya çıkmasının sebebi Allah'ın Doğu Türkistanlılara eziyet eden Çinlilerden bir intikam alma şekli değildir. Virüsler her sene ilaçlara yahut vücudun savunma mekanizmalarına karşı bağışıklık geliştirir ve yeni özellikler elde eder. Şayet Doğu Türkistanlılara eziyet edildiği için hastalık peyda olduysa öncelikle Çin devlet başkanı Şi Cinping'in ölmesi lazım gelirdi ki sapasağlam yerinde duruyor. Eğer bu Allah'ın bir cezalandırma yahut intikam yolu ise Allah'ın adalet vasfı gereği sadece Doğu Türkistanlılara eziyet edenlerin ölmesi gerekirdi ki ölenler arasında bebekler de var. Ayrıca bu hastalığın ardından Çin'in Doğu Türkistan'a olan zulmü bitecek mi? Hayır. O halde ne işe yaradı bu hastalık? 

Avustralya'da deve nüfusunun aşırı artması ve genel itibariyle çölden oluşan kıtada susuzluk çekilmesi üzerine develerin itlafına gidilmesi gerekli bir işlemdir. Aynı işlemin benzeri bazen Afrika'da da çeşitli hayvanlara uygulanır. Bir deve bir içişte 100 litreden fazla su içer ve Avustralya'da 1,2 milyon deve olduğunu düşünürsek ortaya yaklaşık her hafta 120 milyon litre su tüketen bir afet çıkar. Develer öldürüldüğü için Avustralya'da yangın çıkmadı. Her sene olan bir rutindir bu. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Türkiye'de hangi hayvanlar öldürüldüğü için yangınlar çıkıyor? Ayrıca Avustralya'da çıkan yangınlarda yüz binlerce hayvan öldü. Allah'ın 5 bin deve öldürülüyor diye yüz binlerce hayvanı yakarak öldürmesi sizce garip değil mi?

Depremler sıradan doğa olaylarıdır. Allah'ın cezalandırma yöntemi falan değildir. İnsanlar daha dünyada yokken bile depremler olmaktaydı. Şayet depremler bir cezalandırma olsaydı neden Kuzey ve Batı Afrika'da, Rusya'da, Brezilya'da, Hindistan'da, Kazakistan'da, Kanada'da, Arabistan'da neredeyse deprem olmazken Japonya'da, Şili'de, Avrupa'da, Kore'de, Endonezya'da, İran'da sık sık hem de büyük depremler olmakta? Oralar daha mı günahkâr? Deprem olmayan yerlerde masumlar mı yaşıyor? Bîrûnî, Hz. Peygamber'in yaşadığı Medine'de 5/627 yılının deprem yılı diye adlandırıldığını yazar.  Şayet depremler Allah'ın bir cezalandırması ise Japonya'daki depremlerde neredeyse kimsenin ölmemesi Allah'ın hesabının şaşması, intikamını alamaması anlamına gelmez mi? Bir düşünün bunu?

Hz. Peygamber oğlu İbrahim'in vefatı üzerine güneşin tutulmasına özel bir mana verilmemesini istemiş, sıradan bir doğa olayı olduğu belirtmiştir. Şimdi yukarıdaki bütün bu safsataları bir kenara bırakın ve kalkıp, silkinip çalışmaya başlayın. Düşünün, üretin, önce kendinizi sonra devleti ve milleti güçlü yapın. Allah'ın depremle, hastalıkla, yangınla intikam almasını beklemeyin. Hristiyanlar İstanbul fethedildiğinde Ayasofya'ya sığınmıştı. Zira inançlarına göre gökten bir melek inecek, seçilmiş kişiye bir kılıç verip "Bununla Tanrı'nın kullarının intikamını al!” diyecekti. Ancak Fatih Sultan Mehmet Han Ayasofya'dan içeri girdiğinde bu efsanenin gerçekleşmediğini gördüklerinde Romalılar hiç şüphesiz şaşırmışlardı ancak iş işten çoktan geçmiş, ülkeleri ellerinden gitmişti. Ey inanlar, eski ilkel kavimler gibi hiçbir işe yaramayan mitolojiler üretmeyin. Hastalığa aşı, depreme sağlam bina, yangını söndürecek sistemler üretin. Zalimleri cezalandıracak olan sensin. Yapamadığını Allah'tan bekleme tembelliğine düşme. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları