Hafta sonu, Anadolu Yayıncılar Derneği’nin Kızılcahamam’da düzenlediği “Medya-Siyaset Buluşmaları” toplantısının onur konuğu Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’u dinlemek katılımcılar olarak hepimize iyi geldi. Ankara’nın yoğun gündeminden uzak hafif tatil modunda, rahat bir ortamda ülke ve dünya meselelerini konuşmak güzel bir fikirdi. Fikrin sahibi Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan’ı tebrik etmek gerekir. Ağırbaşlılığı ve beyefendi kimliğiyle tanıdığımız Numan Hoca, siyasetteki birikimine ek olarak edindiği devlet tecrübesiyle bugünün ve geleceğin Türkiye’sinin en büyük kazanımlarından biri durumunda. Eşi Sevgi Hanım’ın bu süreçte meslektaş olduğu Numan Bey’e büyük katkılar sağladığını ek bilgi olarak vermekte fayda var.
Programa ulusal medya Ankara Temsilcilerinin tamamına yakını ile Anadolu Medyasının önde gelen yöneticileri katıldı. İki günlük programa ev sahipliği yapan Kızılcahamam Belediyesi kusursuz organizasyonlarıyla gazetecilerden tam puan aldı. Başkan Muhittin Güney çalışkan ve başarılı bir belediye başkanı. Kızılcahamam ise Kaplıcası, kaplıca turizmi,temiz havası, milli parkı ve tüm doğal güzellikleriyle adeta cennetten bir köşe. Kış mevsiminde de Kızılcahamam’ın tatil yapmak ve dinlenmek için mükemmel bir adres olduğunu müşahede ettik.
Medya- Siyaset buluşmalarında gündem iki ana konuda yoğunlaştı. Birincisi Akademisyenler Bildirisi. Kurtulmuş, her türlü fikir özgürlüğüne saygı duyduklarını ancak, bu bildirinin fikir özgürlüğünden öte bir şey olduğunu söyledi. Teröre prim veren hiçbir düşüncenin masum olamayacağını savunan Kurtulmuş, milletin maşeri vicdanında makes bulmayan bu tür çıkışların birliğimize zarar verdiğini ifade etti. Kendisinin de bir akademisyen olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, Türkiye’nin nazik bir süreçten geçtiği bugünlerde akademisyenlerin daha dikkatli olmaları gerektiğini kaydetti.
Üzerinde çokça konuşulan bir diğer konu ise Suriye oldu. Kurtulmuş, Suriye’de artık vekalet savaşları yapıldığını söylüyor. Dünyanın bütün güçlü devletlerinin Doğu Akdeniz’e yığınak yaptığını belirten Kurtulmuş, “ Suriye’deki savaş artık bir iç savaş olmaktan da çıktı, bölge savaşı olmaktan da çıktı. Suriye’de vekalet savaşları yapılıyor. Dünya güçlerinden her biri Suriye’de ayrı bir veya birden çok terör örgütünü destekliyor. Olayın gizliliği bile ortadan kalktı, aleni olarak yapılan destekler var. Uluslar arası toplantılarda barış kelimesini ağzından düşürmeyenler, toplantı dışında barıştan başka her şeyi yapmaktan geri durmuyorlar. Bölgede kesin barışın gelmesini isteyen çok az sayıdaki ülkeden biri Türkiye’dir. Belki kısmen de Fransa… ” şeklinde konuşmalar yaptı.
Evet artık Ortadoğu’da Suriye sorunu yok. Dünya sorunu var. İsteselerdi Suriye’deki meseleyi, Tunus’taki gibi, Libya’daki gibi hatta biz beğenmesek de Mısır’daki gibi bitirebilirlerdi. Belli ki bu sorunun bitmesini kimse istemiyor. Her ülke bir başka ülkeye kinini, nefretini Suriye üzerinden gösteriyor. Rusya’yı Ukrayna’da durduramayan Avrupa, Suriye bataklığında boğmaya çalışıyor. İlk yıllarda Suriye politikalarında Türkiye ile görüş birliği içerisinde bulunduğunu söyleyen Amerika bile makas değiştirmiş durumda.
Ülkesini ve milletini uluslar arası büyük güçlerin ve onların güdümündeki terör örgütlerinin önüne yem olarak atmaktan zerre miktarı pişmanlık duymayan Esad ile mezhepsel taassup içerisinde gözünü şiizim bürüyen İran, isimlerini yukarıda zikrettiğim dünya güçlerinin ekmeğine yağ sürmeye devam etmektedirler. Onlar için “ümmetin birliği” veya “Müslümanların tefrikaya düşmesinin” hiçbir anlamı yok. Varsa yoksa Şiilik…
İşte tüm bu ahval ve şerait içerisinde tek tek her Müslüman büyük görevler düşmektedir. Her Müslüman önce hakikati görmekle, sonra da hakikat için gereğini yapmakla mükelleftir. İki günlük Medya-Siyaset Buluşmalarında Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’tan edindiğimiz bilgi, konuyla ilgili kendi düşüncemizi ve inancımızı doğruladı. Suriye’de doğru çizgide olan çok az sayıda ülkeden biri hiç şüphesiz Türkiye… Türkiye Mısır’da olduğu gibi, Suriye’de de hakkın ve hakikatin ve özellikle de Suriye Halkının yanında oldu. 2.5 milyon Suriyeli mülteci bunun en güzel örneğini teşkil etmektedir. Bu bataklıktan kurtulmak zor olsa da Allah’ın haktan ve haklıdan yana olduğundan şüphemiz yok ve mutlaka işin sonunda doğru çizgide olanlar kazanacaktır. Nemrut’un ateşini, tek başına Hak’ı savunan Hz.İbrahim için gül bahçesine çeviren Allah, Suriye’yi de haktan yana olanların gül bahçesine çevirecektir inşallah.