Merhaba Yeni Suriye

8 Aralık 2024 tarihi, Suriye için bir milat olarak tarihe geçecek. Yıllardır diktatörlük zulümü altında ezilen Suriye halkı, nihayet Esad rejimini devirmeyi başardı. Ancak bu sevinç, beraberinde büyük bir sorumluluk yüklüyor muhalif gruplara. Bugün Suriye'nin önünde bir fırsat var, bu fırsatın hayata geçip geçmeyeceği, dünün muhalif bugünün muktedir liderlerine ve halkın göstereceği iradeye bağlı.

Suriye, Osmanlı'dan ayrıldığı günden bu yana huzuru bir türlü bulamadı. Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşan sınırlar ve Fransız manda yönetimiyle başlayan zorlu süreç, Esad rejimiyle birlikte bir zulüm döngüsüne dönüştü. Demokrasi ve özgürlük, bu topraklarda hep hayal olarak kaldı. Ne sanayi ne de tarım anlamında ilerleme sağlanabildi. Halkın büyük çoğunluğu, sürekli korku ve yoksulluk içinde yaşamaya mahkûm edildi. Bugün ise, bu karanlık geçmişin ardından, Suriye'nin yeniden doğuşuna tanıklık ediyoruz.

Suriye'deki bu değişim, sadece Suriyeliler için değil, bölge için de yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Bu noktada Türkiye'nin rolünü vurgulamak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2011'den bu yana Suriye'yi felaha ulaştıracak Türkiye'nin önerdiği formülü seslendiriyor. Türkiye'nin önerdiği "herkesin eşit temsil edildiği bir anayasa, özgür seçimler ve demokratik bir cumhuriyet” formülü, bugün masadaki en güçlü çözüm. Şimdilik tüm taraflar bu çizgiye gelmiş görünüyor. 

Keşke Esat daha ilk gün Türkiye'ye kulak verseydi. Esad rejimi, halkın taleplerini duymazdan gelerek milyonlarca insanı mülteci durumuna düşürdü. Bugün Esad'ın da mülteci konumuna düşmesi, alınması gereken büyük bir ders olarak kayıtlara geçti. Zulüm ile abad olunmayacağı hakikati bir kez daha ispatlandı.

Suriye'nin önünde  büyük bir  sınav var. Muhalif grupların birlik içinde hareket etmesi, kapsayıcı bir anayasa hazırlaması ve halkın tüm kesimlerinin temsil edildiği bir yönetim kurması şart. Geçmişte olduğu gibi mezhepçi ya da ayrıştırıcı bir siyaset, ülkeyi yeniden kaosa sürükler. 

Suriye'nin geleceği, sadece bu ülkenin sınırları içinde kalmayacak sonuçlar doğuracaktır. Güney sınırlarımızda barış ve istikrarın sağlanması, Türkiye'nin güvenliği ve refahı açısından da kritik önemde. Türkiye, yıllardır Suriye'deki kaosun sona ermesi ve barışın tesis edilmesi için büyük çaba harcadı. Şimdi bu çabaların meyve verebilmesi için Suriye'nin yeni liderlerinin bu fırsatı doğru değerlendirmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, Suriye'de bir dönem kapandı, yeni bir dönem başladı. Bu dönemin nasıl şekilleneceği, Suriyelilerin ve liderlerinin elinde. Eğer birlik ve beraberlik sağlanırsa, inançlara saygılı, halkın söz sahibi olduğu, demokratik bir Suriye hayal olmaktan çıkabilir. Böyle bir Suriye, hem bölgeye hem de dünyaya barış getirecek bir başarı hikâyesi olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki bu, kolay bir yolculuk olmayacak. Şimdi, herkes için sabır, akıl ve kararlılık zamanı.

Yazarın Diğer Yazıları