REÇETE

Kafamızı kuma gömüp, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dediğimiz günden buyana zillet içerisindeyiz.

Halimizi "ölmüşüz de, ağlayanımız yok” deyimi çok iyi anlatıyor. Rahmetli Erbakan Hoca, çok uğraştı İslam Birliği için.

O gün, Türkiye'de olduğu gibi İslam Dünyasında da çoğunluk Erbakan Hoca ile dalga geçti. İslam Birliği, İslam Dinarı, İslam Ordusu projeleri hep ona ait.

Bir yıllık başbakanlığı döneminde bu düşüncesinin bir tezahürü olan D-8'i kurdu. Döneminde İslam Dünyası için yapmış olduğu en büyük yatırım buydu. Refahyol Hükümeti malum oyunlarla alaşağı edilmemiş olsaydı, sekiz Müslüman ülkenin kurduğu bu birliktelik büyüyerek devam edecekti.

Bugün "medeniyetler ittifakı” denilen proje aslında İslam Medeniyetini yok etmeyi hedefleyen büyük bir oyundur. Yahudiler yok etmeye (imha) bozma ile başlar. Onlar önce bozar ardından yok ederler. (yıkarlar)

Muhammed Buazizi'nin kendini yakarak Tunus'ta başlattığı "Arap Baharı”nın üzerinden 7 yıl geçti. Adına bahar dediler ama hiç bahar yaşamadık. Aksine, önce sonbahara, ardından kışa doğru giden bir süreçten geçiyoruz. Her kışın bir zemherisinin de olması beni korkutuyor. Tek tesellim her zemherinin ardından bir baharın gelmesi.

O gün, hakikati görmek yerine "kafasını kuma gömenler” tek tek yok olup gittiler. Şimdi geriye dönüp bir bakalım. İslam Dünyası o gün mü güçlü idi, şimdi mi güçlü?

Tunus, Mısır, Irak, Suriye, Yemen… Ve şimdi Lübnan, Suudi Arabistan, İran…

Recep Tayyip Erdoğan tehlikeyi bu hadiseden tam iki yıl önce görmüş. Buazizi'nin kendini yaktığı 17 Aralık 2010'tan yaklaşık iki yıl önce 29 Ocak 2009'da görünüşte İsrail'e ama aslında egemen güçlere "one minute” diyen Erdoğan, bir hakikatin de ortaya çıkmasına sebep oldu.

Siyonist İsrail ve sömürücü batı medeniyetine baş kaldıran tek liderin Erdoğan, tek ülkenin ise Türkiye olduğu hakikati…

Erdoğan'ın İslam Dünyasında yönetenler nezdinde itibarının düşmesi, bunun aksine halklar nezdinde itibarının tavan yapmasının da bir numaralı sebebi budur.

O gün Erdoğan neden bu tepkiyi gösterdi diye eleştirenler hakikatten ziyade kendi geleceklerinden korktular. Aynı kişiler Buazizi hadisesini anlamaya dahi çalışmadılar.

Ama korkunun ecele faydası olmadı ve yakılan ateş tek tek kendilerine de sıçradı. Müslüman Ülkelerin liderleri o gün, Erdoğan'ın etrafında kenetlenip, çıkışa destek verebilselerdi, İsrail bugün Ortadoğu'da atını bu kadar rahat oynatamayacaktı.

"Bu Türkiye'nin meselesidir” diyerek, "one minute”, "dünya beşten büyüktür” çıkışlarına sahip çıkmayanlar bugün kâğıttan kalelerini koruyabilmenin telaşı içerisindeler. Öyle bir telaş ki, ne yapsalar ters tepiyor, hangi adımı atsalar çukura düşmekten kurtulamıyorlar.

Atalarımız "zararın neresinden dönersen kârdır” demişler. Hala zaman var. Yanlışlar daha fazla tahribata fırsat verilmeden düzeltilebilir.

Reçete; TEK İSLAM, TEK ÜMMET, TEK SANCAK, TEK ÜLKÜ.


Yazarın Diğer Yazıları