RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
İnsanlık tarihi kadar eskidir medya tarihi. Daha geniş anlamıyla "iletişim”kavramı ile birlikte kullanacak olursak ilk insan ile başlatabiliriz bu tarihi.
Söz, iletişimin olmazsa olmazıdır. Sözün dile düşmesi sözlü iletişimi, kaleme düşmesi yazılı iletişimi oluşturur. Sözün de yazının da sahibinin kaleme "yaz” emrini verdiği gün başlar bizim mesleğin serüveni.
"Muhammed (SAS) hakkı için affet beni Allah'ım” diyen Hazreti Adem'e "Muhammed'i (SAS) nereden biliyorsun?” diye sorduğunda "bana ruhundan üflediğin an başımı kaldırıp baktığımda arşın sütunlarında onun adını gördüm” dediği gün başladı her şey. (Hadis-Beyhaki, Taberani, Hakim)
Bir açıdan peygamber mesleğidir yaptığımız iş. Peygamberler vahiyle kendilerine bildirileni noktasına virgülüne dokunmadan iletirler ümmetlerine. Tıpkı biz medya mensuplarının da yapması gereken gibi. Kaynağından aldığımız bilgiyi en doğru şekilde okuyucularımıza, takipçilerimize, izleyicilerimize aktarma zorunluluğumuz var. Mesajım; sözü kutsal, kalemi namus bilen meslektaşlarıma.
Bilsek…Ne kadar da güzel bir mesleğimiz var. Pirimiz peygamberler. Bir peygamber hassasiyetiyle mesleğimizi icra etmeye çalışabilsek…
Biraz da cerraha benzetirim gazetecileri. Bir farkla… Cerrah ameliyatta bir yanlış yapsa, en fazla bir cana mal olur hatası. Ahirette bir kişiyle hesaplaşması gerekir. Bir medya mensubu bir yanlış yapsa, tüm toplumu öldürür. Artık ahiretteki hesabını siz düşünün.
Bu kadar kutsal, bu kadar hassas, bu kadar tehlikeli bir iş bizimkisi… Savaşta, eylemde, kavgada, kazada, belada… Askerin, polisin, doktorun, hâkimin, savcının, teröristin, bakanın, cumhurbaşkanının yanında, yakınında hep biz varız. Ölümün, yaralamanın, tehlikenin, karın, boranın, fırtınanın, baharın, yazın, müjdenin, güzelliklerin yoldaşıyız biz. Kan, gözyaşı, hüzün, kahkaha, umut, sevinç… Daha buraya yazamadığım onlarca duygunun en yakın şahitleriyiz. Dört mevsimi aynı gün yaşayan coğrafyalar gibiyiz. Sabah baharı müjdeleyen yeni çiçek açmış bir ağacın güzelliğini, öğlen güzel icraatlarını anlatan bir belediye başkanının basın toplantısındaki heyecanını, akşam amansız bir hastalığın pençesinde kurtulmayı başarmış bir hastanın sevincini, gece çok ölümlü bir trafik kazasının hüznünü onlarla birlikte yaşayan başka bir meslek grubu var mı?
Çok sevdiniz değil mi mesleğimizi? İşinizi gücünüzü bırakıp bir medya mensubu olmak geldi içinizde?
Haklısınız.
Tüm bu güzellikleri bulabileceğiniz başka bir meslek zor bulunur.
De..
Gelin bir de bize sorun…
Evet, çoğumuz özel medya kuruluşlarında çalışsak da aynı zamanda bir kamu görevi yapıyoruz. Tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte, omuz omuza, el ele, yan yana çalışıyoruz. Onlar çalışıyor-üretiyor, biz duyuruyoruz. Onlar yanlış yapıyor, biz uyarıyoruz. Onlar halka ulaşmak istiyor, biz ulaştırıyoruz.
Onlar tüm yaptıklarını devletin kasasından ödüyorlar, biz ise büyük zorluklarla yalvar-yakar bulabileceğimiz bir reklama muhtacız.
Gazetelerin sayfalarındaki boy boy ilan ve reklamlara bakmayın, radyoların-televizyonların aralarda gümbür gümbür giren reklamlarını da çok büyütmeyin. Sorunumuz ciddi.
Devletin yanlış medya politikaları, girdilerimizde son yıllarda meydana gelen büyük artışlar, emek yoğun bir sektör olmamız hasebiyle belimizi büken personel giderleri gibi daha birçok sıkıntının pençesinde can çekişiyoruz.
Artık her 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde yetkililerin yaptığı açıklamaları da ciddiye almıyoruz. Hepsi bir günlük açıklamalar. Yüzlerde bir anlık tebessüm oluşturacak güzel laflar. Arkası yok.
Sorunlarımız belli. Çözümsüz de değil.
Çözümleri elimizde.
Bir bizi can kulağınızla dinleseniz, bir sorunlarımızı çözmeye gerçekten niyet etseniz…
Her şey bir anda değişecek.
Korkmayın yük olmayacağız. Aksine yükünüzü alacağız.
Sözümüz devletimizin ilgili birimlerine…
Biz devletimizi de milletimizi de çok seviyoruz. Biz devlet ile millet arasındaki köprüyüz. Biz yönetenlerin gözcüsü, yönetilenlerin sözcüsüyüz. Biz peygamber mesleği yapıyoruz.
Bir dinleseniz…
Merhaba Yeni Suriye
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim