RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Zor bir coğrafyanın bin yıllık sahibiyiz. Sorumluluğumuz büyük. Tüm dünyanın gözü bu topraklarda… Bu topraklara sahip olanın, Dünya'da söz sahibi olacağını herkes biliyor.
Bir gazeteci olarak bazen yoğun ve ateşli gündemin sıcağında bunalmıyor değilim. O zamanlarda, keşke millet olarak Kuzey Avrupa veya benzeri sakin bir coğrafyada yaşasaydık diye düşünüyorum. Rahat ama iddiasız.
Bu coğrafyaya sahip olanın mutlaka iddiası olmalı. Hedefi olmalı. Tıpkı Selçuklu ve Osmanlı ecdadımız gibi. Onların "ilayı kelimetullah” gibi bir iddiası olmasaydı, ayakta durabilirler miydi?
Anadolu topraklarında eğer bir iddianız yoksa başınıza gelecek iki şey var. Birincisi sahip olduğunuz toprakları kaybetmeme korkusu. İkincisi zamanla bu topraklardan silinip gitme hakikati.
Birinci cihan harbinden sonra, onlarca yıl her yönü ile enkaza dönmüş küçük bir kara parçasına sıkışıp kalmanın ezikliğini yaşadık. Cihana sığmayan bir idealin mirasçıları için bu adeta ölüm demekti. Ama yapacak bir şey yoktu. Mağlup olmuştuk. Yenilmişlik psikolojisini bir an önce üzerimizden atmamız gerekiyordu, ama başaramadık.
Aynı savaşta bizimle birlikte yenilen Almanya, fazla değil 20 yıl gibi kısa bir süre içerisinde toparlanıp yeniden süper güç durumuna gelirken, biz yerimizde saydık. İkinci dünya savaşını topraklarımıza teğet geçirdik ama istenilen çıkışı ondan sonra da yapamadık.
Çünkü, iddiamızı kaybetmiştik ve bizi yeniden ateşleyecek liderlerimiz hiç olmadı. Hep zevahiri kurtarmaya çalıştılar.
Yüz yıl sonra ilk defa, milletin bağrında çıkan, milletle barışık ve milleti için yaşayan bir lidere sahip olduk. Her şey bir anda değişti. Türkiye'ye 15 yılda 3 Türkiye eklendi. İşte tahammül edemedikleri konu bu.
Körfez'de kıvılcımı tutuşturulan ateşi söndürmeye giderken hep onu düşündüm. Giderken gündem Körfez krizi, gelirken Filistin. Hangi bir yere yetişsin? Ama durmuyor, koşuyor ve yetişiyor.
Az önce Grup toplantısında onun tüm ümmeti kucaklayan konuşmasını dinlerken dudaklarımda gayri ihtiyari "rabbim sana güç kuvvet versin” duası dökülüverdi.
Şükür ki artık bir iddiamız var.
Merhaba Yeni Suriye
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim