Aday Adayları Bunalımda

Milletvekilliği herkesin gönlünde bir makam. Türkiye’nin 550 seçilmişinden biri olmak. Vatana, millete hizmet etmek. Yasama organının bir mensubu olarak kanun yapmak. Hatta Anayasa…

Evet kulağa hoş gelen şeyler bunlar. Ancak herkes bilir ki, bu makama gelmek o kadar kolay değil. Öncelikle siyasetin içinde olmak gerekir. Ardından bir parti kimliği. Ve sonra da hem Ankara’da hem memleketinde tanınmak. 

Tüm Türkiye’de  bir çok insan ölçtü, biçti, değerlendirdi ve aday adayı olmaya karar verdi. Bu kararda bir çok hesap var. Kiminin sadece milletvekilliği, kiminin (olmazsa) bürokraside yerini korumak veya bir üst göreve gelmek, kiminin siyaseten rant, kiminin kimliğini belli etme, kiminin bilinmeyen farklı hesaplar,  kimimin de sevda… 

Bir çok insan bilirim, çok çok istemesine rağmen, hatta kendilerine “milletvekili olmalı” gözüyle bakılırken bile olamayan. Her dönem aday adaylığına soyunup, listeler açıklandığında hayal kırıklığı yaşayan… Bir sonraki döneme “belki tutar” diye yeniden aday olan. Bunlar asker adaylar olarak bilinir. Her dönemin hazır kıta aday adayları. 

Bir çok insan tanırım,  son listelerde yer aldığı halde, Yüksek Seçim Kuruluna listeler götürülürken bir telefonla üstleri çizilip yerine başka isimler yazılan… Son dakika kaybedenleri… 

Yine bir çok insan tanırım, yerel kamuoyunda esameleri bile okunmazken, listelerde baş sıralarda yer alan… Herkesin hayret ettiği adaylar. Adaylıklarının nasıl olduğunun çoğu zaman bilinmediği kimseler… 

Hatta daha da ötesi, milletvekili seçildiğinin  resmi açıklaması yapıldığı halde sonraki itirazlarda milletvekillikleri elinden alınanlar….

Tabii bu kısmet işi. Allahın takdirine kimsenin diyeceği yok. 

İşte tam işin bu aşamasında yeni bir seçime hazırlanırken heyecanda kalpleri küt küt atan binlerce aday adayı mevcut. Hepsi heyecanla çalışıyor. 

Aday adayı olma cesareti gösterdikten sonra gittiği her yerde “sayın vekilim” diye karşılandığından birkaç gün içinde milletvekilliği moduna giren yeni siyasetçiler, son günlerde adeta bunalıma girmiş durumdalar. 

Birkaç hafta temayül için koşuşturduktan sonra mülakatta falso vermemek için üniversite öğrencileri gibi ders çalışan aday adayları şu günlerde ne yapacağını bilememenin şaşkınlığı içindeler. İlçe ilçe koşuşturan, bildikleri tanıdıkları tüm üst düzey partilileri ziyaret için çaba sarf eden, kentin ileri gelenleriyle istişarelerde bulunan, uçan kuştan medet uman aday adayları, mülakat stresinden kurtulduktan sonra kendilerini boşlukta buldular. 

Sırada anketlerin olduğunu biliyorlar, ancak  anketörlerin 2.2 milyon insandan hangilerinin kapılarını çalacağını bilememenin şaşkınlığı içindeler. Duyumlara göre anketler bugün başlıyor. Birinci anketlerin yapılması ve değerlendirmesinin önümüzdeki iki haftada tamamlanması bekleniyor. Emin olunmayan yerler için Nisan’ın birinci haftasında ikinci bir anketin yapılabileceği konuşuluyor. 

Önceki aşamalarda çalışma programlarını daha rahat yapabilen aday adayları, “anket” engeline takılmamak için  ince hesaplar  yapıyor. Bu aşama için herkesin önerdiği model, basın toplantıları, televizyon programları, haberlik icraatlar… 

25 yıllık meslek hayatımda geçirdiğim onlarca seçim döneminin tecrübesiyle şunu söyleyebilirim ki, aday adayları için en zor dönem bu dönem. Çünkü dönemin sonunda listeler açıklanacak ve çok azı ilk 14’e girme başarısı gösterecek. Diğerleri büyük bir çöküntü yaşayacak. Sürecin iki zor anı vardır. Birincisi aday listesinde yer almama anı, diğeri aday olduğu halde seçilememe anı. 

Sonuçta siyasetin doğası bunu böyle gerektiriyor. Şahsen tüm aday adaylarına sonuç ne olursa olsun soğukkanlılıklarını korumalarını öneriyorum. Bilmeleri gereken bir şey daha var. Ne aday olanların bir çoğu aday olmayı hak ediyor, ne de aday olamayanların bir çoğu  aday olmamayı hak ediyor. Siyasetin terazisi farklı. Tartı  birimi farklı. Hakkaniyet  ölçüsü farklı. Hani yanlış mı doğru mu bilmiyorum, ama askerlik için söyleriz ya. “Askerlikte mantık aranmaz” diye. Siyasette de mantık aramasınlar. Takdir neyse o olur.


Yazarın Diğer Yazıları