RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Mehmet Akif Ersoy "Allah bu millete bir istiklal marşı daha yazdırmasın” sözleriyle, aziz millete önemli bir mesaj vermişti. İstiklal Marşı eskilerin ifadesiyle yedi düvele karşı verilen istiklal mücadelesinin Ersoy'un kaleminden 10 kıtayla özetlenmesiydi. Bu millet ondan sonra da bir daha yaşanmaması gereken hadiseler yaşadı. Büyük badirelerden geçti.
1960 ihtilali, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 post modern darbesi, 27 Nisan 2007 e-muhtırası, 17-25 Aralık 2013 operasyonu, 15 Temmuz 2016 hain darbesi hem toplum hafızasında hem de siyasi tarihimizde kalıcı izler bırakan badirelerden bazıları.
28 Şubat darbesine post-modern darbe denilmesinin bir anlamı var. Bu darbede diğerlerinden farklı olarak asker direkt olarak siyasete müdahale etmedi. İktidardaki Refah Partisi'ni devre dışı bırakmak için farklı bir metot denedi. 1960 ve 1980 ihtilallerinde asker sokağa çıkarak direkt bir müdahalede bulundu. 28 Şubat'da daha ziyade görsel ve yazılı medya kullanılarak, siyasilere aba altından sopa gösterildi. Nihayetinde, Refah-DYP koalisyon hükümeti bu tarihten birkaç ay sonra yıkıldı. Yerine ülke siyasetinde ve ekonomisinde derin yaralar açan basiretsiz koalisyon hükümetleri geldi. Zoraki oluşturulan koalisyonlar ülkeyi 70 sente muhtaç hale getirdi.
İnançlı kesimin ensesinde boza pişirten 28 Şubat zulmü bir taraftan ülkeyi iflasın eşiğine götürürken, diğer taraftan halkın derin reflekslerini harekete geçirdi. "28 Şubat bin yıl sürecek” diyen omuzu kalabalık askerler, ülkeyi 5.5 yıl dahi yönetemedi. 28 Şubat bir yandan da, AK Parti iktidarına giden yolun taşlarının döşendiği bir süreç oldu.
Bir 28 Şubat mağduru olarak bana reva görülen ceza 3 yıl 2 aylık hapis oldu. Başörtü eylemleri ile ilgili bir haberden dolayı mahkeme bana 3 yıl 2 ay ceza verdi. Ceza üst mahkeme sürecinde iken tarihte Rahşan affı olarak bilinen af çıktı. Kendimi bildim bileli muhalefet ettiğim CHP zihniyetinin bana ilk ve tek iyiliği bu oldu. Aslında iyilik de denilmemeli. Çünkü haksız cezayı verdirenler de kendileri, kaldıranlar da kendileri…
28 Şubat'ın siyasi analizi kısaca böyle yapılabilir. Ancak bir de toplumsal analizi yapılmalı bence. Bizim kuşak "inanç özgürlüğü” adına sembolleştirdiği başörtüsü için büyük mücadeleler verdi. O günkü başörtülü bacılarımız, başörtüsünün anlamına uygun yaşadılar. Başlarındaki örtünün ne anlama geldiğini çok iyi bildiler. Peki ya şimdi?
28 Şubat sürecinde Rabbimin verdiği ömrü tamamlayıp aramızdan ayrılan bacılarımızın-ablalarımızın 22 yıl sonra bugün 28 Şubat'ın yıldönümünde bir günlüğüne yeniden dünyaya geldiklerini düşünün. Örtünmenin sadece başörtüsünden ibaret olduğunu sanan günümüz başörtülülerine ne derler acaba? Hiç düşündünüz mü?
Mesele sadece başörtüsü mü? Değil elbette. İktidar rehavetiyle yaşantımızda meydana gelen değişimlerin hangisi 28 Şubat ruhu ile örtüşmektedir. 28 Şubat'ın iki ruhu var. Birincisi karşımızdakilerin ruhu. Diğeri bizim ruhumuz. Zulme karşı dim dik duran ruh. Birincisini alt etmeyi başardık şükür. Ama ikincisini ayakta tutmayı başaramadık maalesef.
Her şeye rağmen diyoruz ki, "Allah bu millete bir daha 28 Şubatlar yaşatmasın”.
Merhaba Yeni Suriye
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim