RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Cumhurbaşkanı, başbakan ve ekonomiden sorumlu bakanlar art arda açıklamalar yapıyorlar. 2018'in tasarruf yılı olacağını söylüyorlar.
Bu söylemleri ciddiye almak gerek. Türkiye, dünyanın en sıcak bölgesinde bulunuyor. Güney sınırlarımızda altı yılı aşkın süreden buyana devam eden savaş, çok yönlü olarak ülkemizi olumsuz etkiliyor. Savunma harcamalarımız her geçen gün artıyor. Yıllardır 3 milyonun üzerindeki mülteci kitlesini misafir etmekteyiz.
Dış ticaretimizde her daim ilk 10 ülke arasında yer alan, Mısır, Suriye ve Irak'da (Kuzey Irak dâhil) yaşanan hadiseler ekonomimizi ciddi manada sarstı.
Dış güçlerin Ortadoğu'ya müdahaleleri bugünün meselesi değil. Ecdadımızın Anadolu'ya ayak bastığı günden buyana devam ediyor. Bundan sonra da devam edecek. Önemli olan gerçek düşmanlarımızın kim olduğunu iyi bilmek ve ona göre tedbir almak. Bu topraklarda huzur içerisinde yaşamanın tek formülü var. Güçlü olmak.
Devlet ekonomik olarak da güçlü olmalı, askeri olarak da güçlü olmalı.
Aziz milletimiz son yüzyılda, Birinci Cihan Harbinden başlayarak şimdiye kadar Anadolu Topraklarına namahrem eli değdirmedi. Bundan sonra da Allah'ın izniyle değdirmeyecek.
Bu topraklarda gözü olanların oyunları da planları da bitmeyecek. Türkiye'nin 70 cente muhtaç olduğu dönemlerde üzerimize bu kadar gelmiyorlardı. Onlar, o durumdaki Türkiye'yi "hasta adam” olarak nitelendiriyorlardı. Hastalıktan ölmemiz için gün sayıyorlardı. Ama hasta adam, Erdoğan ile küllerinden yeniden doğunca ne yapacağını şaşırdılar. Üzerimize çullanmalarının nedeni bu.
En büyük kozları içerideki hainler. En zayıf olduğumuz dönemde dahi Çanakkaleyi geçemeyeceklerini anladıklarından dolayı, yüz yıldan buyana devşirdikleri hainlerle kaleyi içten fethetmeye çalıştılar. O sinsi planları da 15 Temmuz'da milletin göğsünde patlayınca, kudurdular. Havaalanlarında vatandaşlarımızı köpeklerle arayacak kadar….
Ak Parti'nin yeniden fabrika ayarlarına dönme arzusu, üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir strateji. Önce içeride güçlü olmak lazım. Bunun için de önce, Ak Parti'nin kendi içinde güçlü olması gerekir.
Metal yorgunlukların, mental bozuşmaların, hesabi düşüncelerin, parti üzerinde racon kesmelerin, ana eksenden kaymaların, israfların sona erdirilmesi şart. Aksi takdirde, Özal'ın güçlü Anavatan Partisi'nin 1991 hezimeti gibi bir durumla karşılaşılabilir. Aslında o kadar geriye gitmeye de gerek yok. 7 Haziran, hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor hala…
Millet, kanı ve canı pahasına 15 Temmuz'da üzerine düşeni yaptı. Şimdi sıra hükümet ve Ak Parti'de…
İsraf; üzerinde defalarca düşünülmesi gereken bir konu. Bakanlıkların, valiliklerin , belediyelerin ve tüm devlete ait kurumların bu mesele üzerinde ciddi çalışma yapmaları gerekiyor. "İsraf” ve "tasarrufu” değerlendirmede meseleye 2017 Türkiye'si standartları ile değil, 2002 Türkiye'si standartları ile bakılmalı. Harcamalarda bakış açısı şu olmalı: "2002 yılında olsaydım bu harcamayı yapar mıydım?”
Evet Türkiye 2002 Türkiye'si değil. Ak Parti, dün iktidara gelişinin 15. yılını kutluyor. 3 Kasım 2002'de yapılan seçimlerde Ak Parti, beklenmeyen bir zafer kazanarak yüzde 34'le iktidara gelmişti. Türkiye Ak Parti iktidarında 15 yılda tam 3 kat büyüdü. Yani her beş yılda bir, Türkiye'ye bir Türkiye eklendi. Başta Erdoğan olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ancak bu başarı, çok çalışma, samimi olma, fakir-fukara, garip-gurabaya sahip çıkma, diklenmeden dik durmaya endeksli bir başarıdır. Bu çizginin dışına çıkıldığında hezimet kaçınılmaz olur.
Son yıllarda vatandaşlardan özellikle israf konusunda ciddi şikâyetler almaktayız. Vatandaşlar, bazı devlet kuruluşlarında, eski Türkiye'nin "israf” hastalığı emareleri gördüklerinden bahsediyorlar. Biz biraz kibar bir nitelendirme ile "emare” diyoruz, ama onlar daha fazlasını söylüyorlar.
Bu durumun ciddiye alınması gerektiğine inanıyor ve bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımıza kulak verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dün 15 yıla bu pencereden bakmaya çalıştık. Önümüzdeki günlerde başka pencerelerden de bakmayı deneyeceğiz. Nice, başarılarla dolu 15 yıllara.
Merhaba Yeni Suriye
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim