ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
Honda Civic Yenilendi
ŞİİR MEKTEBİ
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ
YÜZYILIN SOYKIRIMI SONRASI BARIŞ
Kutup Yıldızı
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Değerli Galibiyet
Ruhun şad olsun ağabey
Konya için tehlike çanları çalıyor
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Bizim yetiştirdiğimiz çocuklar bizim hayatımızı, bizim yaşam tarzımızı beğenmiyor.
Arabamızın modeli düşükse arkadaşlarının yanında arabamızdan söz edemiyor.
Evimiz biraz eskiyse veya eşyalarımız… Evimize arkadaşını davet edemiyor.
Tatilde köye gitse bunu arkadaşlarına anlatamıyor.
Bizler de öyleydik geçmişte.
Kara lastik ayakkabıyla okula giderken pantolonun paçalarını uzatır ayakkabımızın görünmesini engellemeye çalışırdık.
Babamız köylü kıyafetiyle okula gelse ondan utanırdık.
Eminim babamız da çocukken böyle davranırdı.
Binlerce yıl önce yazılan kitaplara bakıyoruz, o kitaplarda da zamanın gençleri eleştiriliyor.
Büyüklerle çocuklar ve gençler arasındaki uçurumdan söz ediliyor.
M.Ö 335 yılında Aristoteles ne demiş:
"Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Görgüsüz bir şekilde yemek yiyorlar. Büyüklerine, ana-babalarına karşı saygısızlar, onların sözlerini dinlemiyor hatta onlara karşı geliyorlar ve öğretmenlerini de kızdırıyorlar.”
Bu sözleri şimdi de söylersek hiç kimse yadırgamaz.
Bu sözler; bu sözleri söyleyenler için de zamanında söylenen sözlerdi.
Bir de (M.Ö. 8 yy) Hesiodos'a ait sözlere bakalım:
"Günümüz gençlerinin ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler hem sabırsız hem duyarsız hem de saygısızlar”
Kıyamete kadar böyle sürüp gidecek, anlaşılan bu…
Bize düşen gençlerin bu durumunu kabullenmek. Başka şansımız yok.
Hem kabullenmek hem de çağın da getirdiği olumsuzlukları göz ardı etmeden doğru teşhisler koyabilmek.
İyi birer gözlemci olmak, gençleri anlamak, gençlerin maruz kaldığı uyarıcıların farkında olmak.
O yaşlardaki gençlerin etraftaki insanlardan etkilenmelerinin tam zirvede olduğunu idrak etmek durumundayız.
Onlara sürekli tavsiyelerde bulunarak onları dairenin içinde tutacağımızı zannediyorsak yanılıyoruz.
Tavsiyede bulunacaksak da dozunda olmalı.
En önemlisi kendi hayatımıza çekidüzen vermek, bizim asıl kaybettiğimiz nokta belki de burası.
Bizler istediğimiz gibi bir hayat yaşıyor, gençlerden de bizim istediğimiz gibi hayat yaşamalarını bekliyoruz.
Öyle bir dünya yok.
Gençler büyüklere ne diyor biliyor musunuz?
"Ne diyorsun ne yapıyorsun?”
Yani "Sen, bana dediklerini önce kendin yap ki ben de senin izinden gideyim.” diyor.
Gençler başka ne diyor?
Benim idolüm;
Yalancı olamaz, haksızlık yapamaz, adaletsiz olamaz, saygısızlık edemez, cimrilik yapamaz, hangi makamda olursa olsun, nerede çalışırsa çalışsın sevilen bir insan olur.”
Bir de bu açıdan bakalım gençlerin gidişatına…
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı
Şöhretin sancıları
Devlet aklını anlamakta zorlananlar
Her devirde kayığa binenler
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor
İki yüzlülüğün nirvanası
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı