Kan Bağışı mı? Hacamat mı?
Paramızı Vermezseniz Kamçısı
KAPI KAPI
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ÜÇ AYLAR, ŞİVLİLİK, İLK NAMAZ
PKK TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMAK İSTİYOR MU?
PKK ÖCALAN’I TAKAR MI?
Her devirde kayığa binenler
2024’ün Kelimesi: Kalabalık Yalnızlık
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
Faiz indirimleri ekonomik büyümeyi nasıl etkileyecek?
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ağaçlar yaprakları yokken güzeldir…
Dallarına ayaz vurmasıdır onu güçlü gösteren…
Yaprakların döküldü Eylül…
Dayanamadı şiddetine yağmurun, rüzgârın…
Üşüştüler üzerine, boca ettiler tüm duyguları, talan ettiler seni…
Eylül! Sen git gide kayboluyorsun işte.
İçimde kaybolduğun gibi.
Şimdi düşüyorsun ellerimden, sahip çıkamadım sana.
Herkes mi bu kadar ister ki seni, herkesin mi hüzündür yüzü?
Hani kalpler yeşerecekti, hani bahara hasretti herkes, çiçeklerdi, böceklerdi derdi insanların…
Neden aldılar seni benden? Söyle neden?
Nasıl başardın onca insanın gözüne girmeyi? Sararıyordun sen, hazandı her tarafın, dönüp bakmıyorlardı sana ben yokken?
Kime el ettin, kime yar oldun şimdi?
Soğuğuna da ben, ayazına da ben, yağmuruna da ben aşinaydım…
Aldılar elimden, bir sabah uyandığımda, sana koşuyordu herkes…
Seni talan etmeye, eskitmeye yüzünü…
Olan oldu deyip kaçmam mı lazım senden? Yoksa ben de herkes gibi türküler mi söylemeliyim, serenatlar mı yapmalıyım sana?
Alsınlar… İstemiyorum artık, gülü çiğneyip geçmişlerdi ben bahara aşinayken, şimdi gazellerinin çıtırtıları geliyor, amansız, zamansız insanların ayakaltında, kadir kıymet bilmezlerin!
Bilmezler değerini, seni bilmezler, benim kadar bilmezler, kimse veremez sana benim verdiğim değeri, kimsenin gitmez zoruna bu kadar sana uzaktan bakmak benim gibi.
Şimdi derlen, toparlan da gir sinesine el ettiklerinin…
Nasıl da batar dikenleri sana, bana nasıl da batmıştı.
Nasıl yaralarlar seni, korunmak için ateş yakarlar soğuğundan, şemsiye ile dolaşırlar yağmurlarında ve sana koşuyorum diye yalan söylerler…
Sahte ellerin gözyaşı sildiği gibi kanatırlar yüzünü, acıtırlar seni!
Sen hangi şehrin üstüne yağmaya başladıysan, sokaklarda bir hengâme oluşur, dimdik yürüyen bulamazsın ben gibi.
Elleri cebinde kaç kişi arşınlar kaldırımlarını, yapraklarını sayarak ve basmadan üstüne?
Eylül!
Geldiğin gibi olmasa da git artık!
Ait olduğun kimseler değil onlar ama git artık!
Gitmelisin!
Bu kadar sevmesem, kal derdim!
Her devirde kayığa binenler
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor
İki yüzlülüğün nirvanası
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Devlet belediyelere dur demeli