İLAHİ UYARILAR DEVAM EDİYOR!
İslam aleminin başında kara bulutlar dolaşıyor. Deprem, sel, kuraklık gibi tabi afetler arka arkaya geliyor. Elbette bu acıların, bu musibet ve felaketlerin manevi sebepleri var. Bunların hepsi birer uyarıdır, ikazdır, "gaflet uykusundan uyanın”, "imanınıza, İslamlığınıza yakışmayan fiilleri yapmayın” çağrısıdır. Bunlar fiili uyarılardır.
Şubat ayında on bir ilimiz büyük bir deprem felaketiyle yıkıldı, göçtü. Yüz milyar doların üzerinde maddi kaybımız, elli bin şehidimiz ve yüz binden fazla sakat ve yaralımız oldu. Bütün bir millet olarak acılar yaşadık, yaramızı sarmak için seferber olduk. Sonuçta sığınacak eve ihtiyaç çoğaldı, içimizdeki fırsatçılar yüzünden kiralar aldı başını gitti, seksen beş milyonun hepsi yüksek bir enflasyonla, pahalılıkla karşı karşıya kaldı. Arkasından sel ve yangın felaketleri yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Sellerden dolayı büyük şehirlerimizde nice can ve mal kayıpları oldu. Dış dnyy baktığımızda da, Libya büyük bir sel ve su baskını yaşadı, on binden fazla kayıp ve ölüm var, şehirler adeta yutuldu. Fas'ta
büyük bir deprem oldu, üç binin üzerinde can kaybı var. Afganistan, Irak ve Suriye'de hala can güvenliği yok, milyonlarca insan mülteci. Rabbim hiç bir kuluna durup dururken azap etmez, asla zulmetmez, kullar kendilerine zulmederler. Kur'an ayetlerine baktığımız zaman hep zulmün neticesi yıkım ve helak olmuştur. Geçmiş kavimlerin çoğu zulümleri, şımarıklıkları ve israfları yüzünden helak olmuşlardır.
Evet, Rabbimizin iki çeşit uyarısı var: Sözlü ve fiili uyarı. Birincisi sözlü uyarı ki, bu uyarısını on dört asır önce Kur'an ve peygamber göndererek yapmış ve o kitap ve hadisler
bugün elimizde, bizi uyarmaya devam ediyor. Kur'an'ı açıp manalarını okuduğumuz zaman yüzlerce ayetinde, "ders almaz mısınız, düşünmez misiniz, akletmez misiniz, bu musibetlerin sebebinin nankörlüğünüz israfınız oluğunu bilmez misiniz” buyrulur. Evet, zulmetmedikleri sürece kafirlerin azabı ahirete ertelenmiştir. Ancak müminler daha bu dünyada uyarılmakta ve ibret almaları için ahiretteki büyük azaptan önce dünyada yakın azabı tatmaktadırlar. Yani musibetler müminler için acı bir ilaç gibidir, acıdır ama sonunda şifa vardır. Girdiğimiz günah yolundan döndürmek, geçmiş günahlarımızı affetmek ve ahiretteki derecemizi yükseltmek için Rabbimiz sınamakta, türlü afetler göndermektedir. İbret alırsak, yanlışımızdan dönersek ve sabredersek kazanan biz olacağız. Aksi halde yeni musibetlere hazır olalım.
Rabbimizin ikinci uyarısı fiili uyarıdır. Sözlü uyarıdan anlamayan, ders çıkarmayan kullarına tabii felaketler vererek fiili uyarısını da yapmaktadır ki hesap gününde mazeretleri olmasın. Bugünlerde fiili uyarılar çoğalmıştır. Depremler, seller, yangınlar, arka arkaya gelmektedir. Kuraklık çok büyük bir uyarıdır. Ama ibret alan ve ders çıkaran nerede! Rabbimizin uyarılarının bir kısmımız farkında ama çoğunluğumuz hala gaflet ve israf içinde, lüks içinde, şımarıklık içinde, fırsatçılık peşinde. Kiralık ev sahipleri şımardı, kiraları
insafsızca artırdılar. Mal ve para sahipleri şımardı, faiz, döviz ve karaborsa peşinde. Sabit ücretli şımardı, lüks yaşamaya özenip borç üstüne borç yapıyor. Hasılı fakirimizde sabır,
zenginimizde şükür kalmadı. Rabbimiz de bu kötü gidişattan döndürmek içim uyarmaya devam ediyor.
Gelin, hükümete ve siyasetçiye vurma yerine önce kendimizi düzeltelim. Kanaati, paylaşmayı, sabrı ve şükrü öğrenelim. Kiralık ev sahipleri bir an empati yapsınlar ve kiracı olduklarını, sabit ve küçük ücretlerle geçindiklerini düşünsünler. Diğer para sahipleri, büyük tüccarlar, zincir market sahipleri sömürmekten ve fırsatçılıktan uzak dursunlar. Helal kazanmaya ve helal yolda harcamaya baksınlar. Ticaret erbabı daha az kârla yetinsinler, hayvan üreticileri ve tarımcılar üretimle ilgili aldıkları teşvik ve hibeleri doğru yolda kullansınlar. Gelin birbirimizin ayağına basmaktan, birbirimize kazık atmaktan
vazgeçelim ve zekatlarımızı zamanında ve tam verelim ve sadakasız
yaşamayalım ve sadakatsiz olmayalım. Göreceksiniz, üstümüzdeki kara bulutlar dağılacak ve yerini rahmet yağdıran bulutlar alacak, kuraklık belasından da kurtulacağız. İlaç da elimizde, çare de kendimizde. Allah daha büyük sınamalardan ümmeti korusun.
Yazarın Diğer Yazıları