Sakın CHP İle Koalisyon Kurmayın!
“Pişmiş ata su katılmaz” denir. Aş pişmiş midir, bilmiyorum ama müsaade edin ben bu aşa su katayım.
Ta en baştan söyleyeyim, CHP ile koalisyon Ak Parti’ye oy vermiş yüzde 41’in iradesine saygısızlıktır. Daha önce oy verdiği halde bu seçimde oy vermeyen yüzde 9’u ise anlamamaktır.
Şimdi deniliyor ki, “sandıktan koalisyon çıktı”. Hayır ben katılmıyorum. Sandıktan koalisyon çıkmadı. Ak Parti’ye oy veren yüzde 41’den hangisi “koalisyon” kurulsun diye oy verdi. Veya CHP’ye oy veren yüzde 25’ten hangisi “CHP-Ak Parti” koalisyonu kurulsun diye oy verdi. Hodri meydan. Yüzde 41 Ak Partili ve yüzde 25 CHP’li seçmene gidip soralım. Acaba yüzde kaçı böyle bir koalisyon kurulsun diye partilerine oy verdi. Yok beyle bir şey. Çok zorlama bir yorum. Siyasilerin on yıllardan buyana çaresiz kaldıklarında başvurdukları savunma mekanizmasıdır bu.
Şöyle bir hafızamızı zorlayalım. Hangi parti koalisyon kurduktan sonra büyümüş veya oy oranını koruyabilmiş. 1990’dan itibaren başlayalım hatırlamaya. 1991’de DYP yüzde 27, SHP yüzde 20 oy aldı. Sonraki seçimde DYP yüzde 19’a düştü. SHP tarihten silindi. Sonra ANAP-DYP koalisyonu kuruldu. Bir sonraki seçimde DYP tarihin tozlu raflarında soluğu aldı. Refah-DYP koalisyonunu 28 Şubat nedeniyle değerlendirmeye almayalım hadi. Son koalisyon ise DSP-ANAP-MHP arasında kuruldu. İlk iki parti mevta oldu, MHP ise baraj altı kalarak bir dönem mecliste yer alamadı.
Tarih bize koalisyonlardan hayır gelmediğini öğretiyor. Bu dönemlerde hem siyaset topalladı hem de Türkiye. Koalisyonlar partilere hayır getirmediği gibi Türkiye’ye de hayır getirmedi. Ak Parti’nin hükümete geldiği 2002’de ülke eski siyasilerin deyimiyle “70 cente muhtaç” hale geldi.
Gelelim bugüne. 7 Haziran’dan önce bir koalisyon kurulacak olsa kimlerle olur diye sorulsa herhalde Ak Parti-CHP koalisyonu en son sıralarda tercih edilen formüllerden biri olurdu. Fakat nedense bugün, bu formül birinci sırada. Neden?
Nedenine bakarken kimin bu koalisyon formülüne sıcak baktığını irdelemek gerekir. Kim sıcak bakıyor? ABD, İsrail, Batı, HDP, Paralel, iç ve dış sermaye… Peki bunlardan hangisi Türkiye’nin veya Ak Parti’nin gerçek dostu? Siz karar verin…
“CHP ile koalisyon kurulmasın” fikrinin tek gerekçesi bu mu? Elbette değil. Başka gerekçeler de var.
Öncelikle olaya mantık itibariyle bir bakalım.
Ak Parti CHP koalisyonunu, Ak Parti tabanı istiyor mu?
Hayır.
CHP tabanı istiyor mu?
Hayır.
Her iki partinin teşkilatları istiyor mu?
Hayır.
Ak Parti milletvekilleri istiyor mu?
Hayır.
Davaya bugüne kadar ölümüne destek vermiş Ak Parti’nin çekirdek tabanı istiyor mu?
Hayır.
Daima Ak Parti’nin yanında yer almış mazlum Müslüman dünya milletleri istiyor mu?
Hayır.
Peki o zaman bu zorlama ne diye?
Hem duyduğumuza göre CHP koalisyon kurabilmek için tüm “olmazsa olmaz” şartlarından vazgeçmiş. Asgari ücretin 1500 TL olması. Emeklilere iki maaş ikramiye ve benzeri tüm popülist vaatlerini rafa kaldırmış.
Olacak şey değil. (Normalde değil ama söz konusu CHP ise her şey olasıdır)
Ve yine duyduğumuza göre CHP’yi hükümet ortağı yapmak isteyen üst akıl “ne şekilde olursa olsun Ak Parti’nin tüm isteklerine olumlu cevap verin. Bu koalisyondan siz değil Ak Parti yara alır. Siz yüzde 25’i korursunuz. Ama onlar biter” diye talimat vermişler.
Ee bütün bunlardan sonra “illa biz CHP ile koalisyon kuracağız” diyorsanız. Siz bilirsiniz. Yarın yanınızda acı söyleyen dostlarınızı da bulamayacaksınız.
Gelin bir başka mantıktan meseleye bakalım. Ak Parti CHP ile koalisyon kurarsa yine altı aya bir yıla varmadan seçim gözüküyor. Bu seçimde ne olur, Ak Parti büyür mü? Hayır. Peki hemen seçime gidilirse ne olur?
Hemen söyleyelim. 7 Haziran seçimlerindeki hatalarını yapmazlarsa garanti veriyorum, giden yüzde 9 oylarının en az yarısından fazlasını geri alırlar.
İnanmıyorsanız seçim kararı verilsin, Kasım veya Aralık’ta görüşelim.