İmamoğlu istifa etmelidir

Diploması tartışılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yaştaş sayılırız. Dolayısı ile üniversite yıllarımız çakışıyor. Ben İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde okurken onun da İşletme Fakültesinde okuması gerekiyor. İki fakülte birbirine yakın ama okurken yolumuz kesişmemiş olmalı ki tanışmıyoruz. Buradan yola çıkarak İmamoğlu ile ilgili bir şeyler söyleyemem. Ama o dönemin eğitim sistemi ile ilgili çok şey söylerim. Çünkü öğrenci olarak sistemin içindeydim. 

  
Türkiye'de siyasetçilerin geçmişi, özellikle de eğitim durumları her zaman mercek altına alınır. Çünkü toplum, kendisini yönetecek kişilerin hem ahlaki hem de akademik anlamda dürüst ve liyakat sahibi olmasını bekler. Ancak ne yazık ki bazı siyasetçilerin, geçmişlerinde ciddi soru işaretleri barındırdığı görülmektedir. Bugün, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun eğitim süreciyle ilgili iddialar bu bağlamda ciddi bir skandalı işaret etmektedir.

Bir Üniversiteye Girmek Kolay Değildi

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki 1990'lı yıllarda üniversiteye girmek, bugünkü kadar kolay değildi. O dönemde Türkiye'de yalnızca 27 üniversite vardı ve her bölüm sınırlı sayıda öğrenci alıyordu. Vakıf üniversiteleri yeni yeni açılıyordu ve devlet üniversiteleri hâlâ en büyük prestije sahipti. İşte tam da bu yüzden İstanbul Üniversitesi gibi köklü bir kuruma girmek herkesin harcı değildi.

Ancak Ekrem İmamoğlu, Türkiye'de herhangi bir üniversiteyi kazanamayınca, çareyi o dönem denkliği dahi olmayan Kıbrıs'taki Girne Amerikan Üniversitesi'ne gitmekte bulmuş. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne yatay geçiş yapmış. İşte tam da burada büyük bir soru işareti doğuyor:

O dönemin mevzuatına göre, YÖK tarafından tanınmayan bir okuldan Türkiye'deki en köklü devlet üniversitelerinden birine geçiş yapmak mümkün müydü?

Bu Yatay Geçiş Nasıl Yapıldı?

İstanbul Üniversitesi, o dönemde Türkiye'nin en yüksek puanlı bölümlerine sahip bir eğitim kurumuydu. Yani buraya kayıt yaptırmak için çok yüksek bir puan almak gerekiyordu. Denklik olsa dahi yatay geçiş yapmak da kolay değildi. Ancak Kıbrıs'taki Girne Amerikan Üniversitesi'nin o dönem herhangi bir akademik itibarı veya denklik hakkı yoktu. Zengin çocuklarının gidip okuduğu bir okuldu. 

O hâlde şu soru kaçınılmazdır:

Ekrem İmamoğlu, nasıl oldu da Kıbrıs'taki düşük prestijli ve denkliği bile olmayan bir okuldan, Türkiye'nin en yüksek puanlı üniversitelerinden birine yatay geçiş yaptı? Bu işlem hangi yollarla gerçekleştirildi? Bu yolu İmamoğlu'na kim açtı? 

Eğer burada usulsüzlük yapılmışsa, bu açık bir hukuksuzluktur ve devletin kandırılması anlamına gelir.

Diplomasını Açıklamak Zorunda!

Bugün Ekrem İmamoğlu, Türkiye'nin en büyük metropolünün belediye başkanıdır ve gelecekte Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adı geçmektedir. Ancak ortada çok ciddi bir mesele vardır: Eğer eğitim süreciyle ilgili iddialar doğruysa, İmamoğlu'nun derhal halkın karşısına çıkıp, sürecin nasıl gerçekleştiğini belgeleriyle açıklaması gerekmektedir.

Çünkü ortada basit bir hata değil, kasıtlı bir usulsüzlük ihtimali vardır. Eğer gerçekten hak edilmemiş bir diploma söz konusuysa, bu sadece etik bir mesele değildir. Ortada işlenmiş bir suç bulunmaktadır. 

Siyasette Dürüstlük Şarttır

Siyaset, güven üzerine inşa edilmesi gereken bir müessesedir. Bir kişi, kendi akademik geçmişinde bile dürüst değilse, yönettiği şehirde veya gelecekte yönetmeye talip olduğu ülkede nasıl dürüst olabilir? Eğer İmamoğlu, hak etmediği bir diplomayla yıllarca kamuoyunu yanılttıysa, o zaman bugüne kadar yaptığı bütün görevler şaibe altında demektir.

Dünyanın medeni ülkelerinde böyle bir skandal ortaya çıktığında, ilgili siyasetçiler derhal istifa eder. Türkiye'de de siyasetin bu tür usulsüzlüklere karşı daha duyarlı olması gerekmektedir. Parti milliyetçiliği yapılmamalıdır. Zira bu ciddi bir meseledir. Eğer İmamoğlu gerçekten dürüst bir siyasetçiyse, derhal çıkıp toplumun karşısında açık hesap vermeli ve eğer iddialar doğruysa görevinden istifa etmelidir.

Çünkü hak edilmemiş bir diplomayla yola çıkan birinin ne zaman ne yapacağını kestirmek mümkün değildir. Böyle birine İstanbul da, ülke de emanet edilemez. 

Hem bu iddia doğruysa durumu çocuklarımıza, gençlerimize nasıl anlatacağız? Sahte diploma ile cumhurbaşkanı olunan bir ülkesinin olmasını kim ister. 

İmamoğlu'nun amacı mağdur edebiyatına yatıp bundan siyaseten nemalanmaksa hiç kusura bakmasın millet bunu mağduriyet olarak görmez. Aksine kandırılmak olarak görür. Kimse kendini kandırana oy vermez.

Yazarın Diğer Yazıları