Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim

Hep birlikte…
Milletçe…
Topyekün.

Suçlu biziz. Hepimiz. Tv kanalları, internet medyası, sosyal medya, okullar, her kademedeki ilgili-yetkili devlet kuruluşu, hükümet, muhalefet. Hatta tüm insanlar.

İnsan olma erdemini kaybettik. Eşref-i mahlükatlıktan eser yok artık kimsede… Uçurumdan yuvarlanan kütle misali çukurun en dip noktasına doğru yuvarlanıyoruz. 

Herkesi boşverip kendi mesleğimden yola çıkayım. 30 yılı aşkın meslek hayatım boyunca böyle rezalet görmedim. İsmi ile müsemma ‘Narin' yavrumuzu kaybettik. Vahim bir durum, affedilmez bir suç, korkunç bir cinayet…

Belliki altında rezalet bir durum çıkacak. Bunu bilmemek için saf olmak gerek. Durum belli iken tv kanalları " duymayan kalmasın” misali davul çalıyor. Sosyal medya ise burada yazılmayacak kadar seviyesiz içeriklerle dolu. 3 haftadır takip ediyorum, her görüşteki tv kanalı 7/24 bu konuyu ele alıyor. Bilgi ve yorumlar hiç bir süzgeçten geçirilmeden ekrana getiriliyor. Eldeki bilgi 24 saat boyunca her kanaldan yüzlerce kez tekrarlanıyor. 

Önce hadiseye mesleki gözle bakalım. Narin cinayeti evet haber değeri açısından önemlidir. Ama 24 saatin tamamını kapsayacak boyutta değil.

Sonra gelelim toplum psikolojisi açısından hadiseyi değerlendirmeye. Toplum, sosyal medya çılgınlığında İzmir Körfezinden bin kat daha kirli bir denizin içinde boğulmakta olduğunun farkında değil. Adına ‘reality show' denilen televizyonların gündüz kuşakları  bu denize durmadan pislik taşıyor. Ev hanımları ve çocukların ekran başında olduğu saatlerde yayınlanan bu programlara maalesef şimdiye kadar kimse ‘dur' demedi. En masum, en saf, en temiz dimağlar bu kanalizasyon içerikli yayınlarla kirletiliyor. Bilinmeyen, duyulmayan, akla gelmeyen rezaletler duyuruluyor, bilinir hale getiriliyor. Günün birinde başı sıkışan bir genç maalesef yıllardır bilinç altına kaydedilen bu rezaletleri referans kabul ederek karşılaştığı sorunu çözmeye çalışıyor. Açıkça yazayım, bu tür programlarda her türlü seviyesizlik reytinge kurban ediliyor. Maalesef bu programlar sözde sağduyulu bilinen kanallardan da yayınlanıyor. Bugünden tezi yok bu tür programlar yasaklanmalıdır. 

RTÜK mevzuatında çocukların ve gençlerin kötü içerikli yayınlardan etkilenmesini önlemeye ilişkin madde var. (6112 sayılı yasa 8. madde) Acilen bu maddenin uygulanması gerekiyor. Yayın yasağı getirilen Narin hadisesinde yaşananlar göz önünde. Bu nasıl bir yayın yasağı. 

Şimdi gelelim haber kanallarına…
Altından rezalet çıkacak bir hadiseyi günlerdir adeta tek gündemmiş gibi yayınlıyorlar. Herkes Narin'e ağlıyor. Narin'e ağlayalım. Ağlamayanda  vicdan, merhamet yok. Tamam da, milyonlarca Narin'e ne olacak? ‘Arkası yarın' misali diziler gibi aktardığımız bu olayın sonunu nasıl anlatacağız yavrularımıza? Narin'in neden öldürüldüğünü 3,4,5 yaşındaki çocuklarımıza nasıl anlatacağız? Mesele aydınlandığında  Narin'in yaşıtlarının yüzüne nasıl bakacağız? 

Şimdi 85 milyona canlı anlatılan bu hadiseleri eskide büyükler kendi aralarında dahi bu çıplaklıkla anlatmaya ar ederlerdi. Nasıl bir toplum haline gelmişiz yahu? Nereye gidiyoruz? 

Bu yayınlara, ilgili-yetkili kuruluşlar ses çıkarmıyor, anladık. Millet nerede? STK'lar nerede? Yapılanın yanlış olduğunu kim söyleyecek? Kim ‘Kral Çıplak' diye haykıracak. 

Ben haykırıyorum! KRAL ÇIPLAAAAAK!!!

Yazarın Diğer Yazıları