Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?

Hükümet doğru bir kararla fahiş fiyat sorununun üzerine gitmeye başladı. Gecikilmiş bir karar. Bakanlık denetimleri sıkılaştırdı.

Peki, böyle bir sorun var mı? Hükümet haksız bir şekilde mi bu meselenin üzerine gidiyor? Vatandaşın bu konu ile ilgili düşüncesi ne?

Halkın arasında yaşıyoruz. Her hafta sonu pazarda alış-veriş yapıyor, günlük ihtiyaçlarımızı yerel marketlerimizde karşılıyor, cadde-sokak dolaşıyoruz. Esnafla da konuşuyoruz, vatandaş ile de…

Vatandaş fahiş fiyatlardan şikâyetçi…  Bu, iki kere iki eşittir dört kadar doğru.

Bir kere, vatandaş durduk yerden ‘fahiş fiyat' tartışmasını çıkarmış değil.

Sosyal medyada hafta sonu fahiş fiyatları boykot eylemi vardı.

Şurası kesin ki;  bu ülkede, bu ilde bir ‘fahiş fiyat' sorunu var. Ama bir kısım esnaf ‘biz fahiş fiyatla satış yapmıyoruz' diyebilir.  Bir kısmının gerçekten piyasa koşullarına uygun satış yaptığı veya hizmet verdiği  doğru. Bu dürüst esnafa saygımız sonsuz.

Genel kanaat piyasada bir fahiş fiyat furyasının olduğu yönünde…

Öyle olmasaydı Konya'da bazı yerlerde etliekmek 80 lira, bazı yerlerde 200 lira olur muydu?

Esnafa Odaları Birliği Başkanı bir açıklama yaptı ve esnafa haksızlık yapıldığını duyurdu. Birlik başkanı olduğundan haliyle esnafı koruyacak. Ancak iyi analiz yapmak lazım. Fahiş fiyat konusunda bir algı çalışması mı var, yoksa fahiş fiyat bir vakıa mı?

Eğer bir ilde aynı ürün bir yerde 80 liraya diğer yerde 200 liraya satılıyorsa ciddi bir sorun var demektir. 200 liraya ürünü satanın dükkanı daha lüks olabilir, masrafları daha fazla olabilir. Ancak tüm bunların hepsi 2.5 katlık bir artışı gerektirmez.

Mesele sadece etliekmek değil. Birçok üründe durum aynı…

Etliekmek belki de en masumu. Bakınız,  Konya'nın şöyle orta konforda herhangi bir restoranına gidin ve vasat bir menü siparişinde bulunun, kişi başı 400-500 liradan az fatura ödemezsiniz. Eğer markette kilosu 30 – 40 liraya satılan mercimekten elde edilmiş bir kase çorbayı 70-80 liraya içiyorsanız ortada gerçekten sıkıntılı bir durumun olduğundan şüphe duymazsınız. Bu duruma sadece ‘el inasf!' denilir. Bir çorba, yanına bir etli yemek, salata ve artı bir porsiyon tatlı = 500 TL.  Sizce de ‘el insaf!' değil mi?

Şimdi diyecekler ki, ‘madem çok pahalı diyorsunuz, o halde neden restoranlarımız dolup taşıyor?' Bak bu konuda haklılar. Bunu ben de çözebilmiş değilim. Sanırım orta ve üstü gelir grubu her şeye rağmen alış-veriş davranışını değiştirmiyor. Ama varlıklı insanlardan hareketle ‘maden talep var, biz de talebe uygun davranırız' demek ne derece doğru? Orta ve alt gelir gruplarını da düşünmek lazım.

Orta ve alt gelir grupları ile ilgili belediyelerin bir çalışma yapmasında fayda var. Merkezde büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait cafe, restoran türü işletmeler var. Belediyeler fiyatları dengelemek için bu tür yerleri açarlar. Yoksa amaçları kar değildir. Yeni dönemde belediyelerin bu tür yerlerdeki fiyat politikasını bir gözden geçirmesinde fayda var. Yeni çözüm yöntemleri üzerinde de kafa yorabilirler. Yormalılar.

Mesele sadece restoranlar da değil. Alış-veriş merkezlerinden de çok şikâyet var. Aynı ürün bir markette 10 TL, diğerinde 20 TL. Aynı marka, aynı model,  aynı gramaj, aynı ambalaj. Hizmet üreten işletmelerde de benzer şikâyetler geliyor. Adam aynı hizmeti veriyor. Bir yerde 1000 TL, diğerinde 2000…

Bu tür sıkıntılar enflasyonist dönemlerin sıkıntıları. Fırsatçı bazı esnaf ve işletme sahibi ‘fırsat bu fırsat, bugün fiyat 100 TL ise yarın 110 TL yaptığımda kimse bir şey demez' modunda düşünür. Sorduğunda ise ‘dünden bugüne dolar arttı, altın artı, enerji ve işçi  maliyeti arttı..' şeklinde savunma yapar. Ve siz ona karşı bir şey diyemezsiniz.

Hükümetin bu sorunu çözebilmek için önce enflasyonu düşürmesi gerekiyor.  Sıkı denetimler yapması gerekiyor. Caydırıcı cezalar getirmesi gerekiyor.

Esnafın da Allah'tan korkması gerekiyor. Helal kazanması gerekiyor. Dar gelirliyi düşünmesi gerekiyor.

Vatandaşa da görevler düşüyor. Vatandaş sorgulayıcı olacak, tepki gösterecek, fahiş fiyat uygulayandan alışveriş yapmayacak. Bununla da yetinmeyecek fahiş fiyat uygulayan kişiyi çevresine duyuracak.

Vatandaş konusunda  orta üstü ve üst gelir grubu bireylerin büyük sorumluluğu var. En çok bu gruptaki insanların tepki göstermesi gerekir ki sorun çözülsün. Bu grup ‘nasıl olsa bizim ekonomik durumumuz iyi, etkilenmiyoruz, diğerleri ne yapıyorsa yapsın' şeklinde düşünmemeli.  Bir yerde fahiş fiyat varsa oraya gitmemeli, oradan alışveriş yapmamalı, tepki göstermeli.

Yani anlayacağınız bu meselenin çözüm anahtarı zenginlerin elinde.  İki taraflı zenginlerin elinde. Çünkü fahiş fiyatı uygulayanlar (esnaf-işadamı) da zengin, fahiş fiyat uygulayanlara gidip oralarda alırveriş yapanlar da zengin. Olan dar gelirliye, olan fakire, olan imkanı olmayana oluyor.

Gelin kardeş olalım. Birbirimizin hak ve hukukunu gözetelim. Unutmayalım, biz Müslümanız. Müslüman kendini düşündüğü gibi ümmeti de düşünür.


Yazarın Diğer Yazıları