Cumhuriyet Saadet Partisi

İdeoloji, siyasi etik, dünya görüşü ve benzeri tüm siyasi argümanlar bazen yerle bir olur. Düşünürsün, düşünürsün bir türlü anlamlandıramazsın. Anlayamazsın.  Ne yapmaya çalıştıklarını, neye ulaşmak istediklerini, niçin yaptıklarını… 

Politika böyle bir şey. 

Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu ile farklı bir kimliğe büründü. Ne Saadetliler anladılar, ne diğerleri… 

Bu durum şimdi hangi partide olurlarsa olsunlar Milli Görüş geçmişinden gelen herkesi üzüyor.  Saadet Partisi bir siyasi parti. İlla, Ak Parti ile birlikte hareket etmek zorunda değil. Siyasi bir parti olarak kendi yolunu kendi temel ilkeleri doğrultusunda çizer. 

İşte zaten sorun da bu ‘temel ilkeler” dediğimiz konuda başlıyor. ‘Temel İlkeler' dendiğinde yapılanları izah etmek mümkün olmuyor. 

Yeni sistemde yüzde 10 barajına takılmamak için tek yol ittifak kurmak. Her parti gibi Saadet Partisi'nin de bir ittifak içerisinde yer alması gayet normal bir durum. Normal olmayan ittifak kurdukları partiler… Kırk yıl düşünsem, Saadet Partisi'nin CHP ile ittifak kurarak seçime gireceği aklıma gelmezdi. Kimsenin aklına gelmezdi. 

Şimdi oluşan denklem içerisinde Konya'yı sayılarla anlamaya çalışalım. 

CHP, 7 Haziran seçimlerinde Konya'da 123 bin oy almış. 1 Kasım'da ise oyları 115 bine düşmüş. Saadet Partisi'nin 7 Haziran oy miktarı 36 bin iken, bu sayı 1 Kasım'da 11 bine düşmüş. 

Hangi seçimi esas alırsan al, iki partinin oylarını üst üste koyduğumuzda 2 milletvekili etmiyor. Ancak, bazen artık oylarla da bir milletvekili alınabiliyor.  CHP'nin de hedefi bu. 

İttifak sayesinde artık oylarla CHP bir milletvekili kazanabilir mi bilinmez. Ancak anlaşılamayan durum şu.  Amaç CHP'ye bir milletvekili daha kazandırmak ise ikinci sıra neden bir Saadetli'ye verildi. Madem ikinci sıra Saadet kontenjanından olacaktı, o zaman neden Konya'nın tanıdığı birisi bu sıraya konulmadı. Günlerdir cevabı bulunamayan soru buydu. Ben de bu konuya bir hayli kafa yordum. Sonunda aşağıdaki bilgiye ulaştım. 

CHP ve Saadet Genel Merkezlerinin hedefi bu yolla CHP'den 1, SP'den 1 milletvekilini meclise göndermekti.  Ancak Konya'yı ikna edemediler. CHP, ikinci sıra için Saadet Konya denildiğinde ilk çırpıda ismi aklınıza gelebilecek birkaç kişiye burayı teklif etti. Hatta ısrar etti. Ancak, Saadetin Konya kaleleri zinhar CHP çatısı altında aday olmayacaklarını söylediler. Son ana kadar beklendi. Teklif kabul edilmeyince CHP son dakika aceleciliği ve acemiliği ile Konyalı olmayan bir Saadetliyi bu sıraya yerleştirdi. 

Bu durum haklı olarak CHP tabanını çok rahatsız etti. Birinci sıra da Abdüllatif Şener'e verilince CHP'de seçilebilecek sıralarda parti tabanından gelen kimse kalmadı. Bazı teşkilatlar basın açıklamaları yaparak aleni bir şekilde bu duruma tepki gösterdiler. 

Anlayacağınız Millet İttifakı'nın Konya cenahında her iki parti de durumdan memnun değil. Bir taşla iki kuş vurulmak üzere çıkılan yolda, iki taşla bir kuş vurulabilecek mi bilmiyorum. 

Bu durum başka bir gerçeği de ortaya çıkardı. Saadet Partisi'nin en önemli merkezlerinden birisi olan Konya ile genel merkezin birçok konunda görüşü uyuşmuyor. Konyalı Saadetlilerin CHP amblemi altında seçime girmemeleri bu rahatsızlığın bir tezahürü… Seçim nedeni ile ses çıkarılmadığına bakmayın. Seçimden sonra Saadet Partisi'ni önemli gelişmeler bekliyor. 

Bu durumdan en fazla rahatsız olan ise Saadet tabanı. Taban şimdi iki ateş arasında kavruluyor. Saadetli birisinin meclise gitmesini isteseler de elleri evet mührünü CHP'ye vurmaya gitmiyor. Saadet Partisine oy verdiklerinde ise zaten bir vekil çıkarma şansları yok. 

Saadet ile AK Parti arasındaki geçirgenlik göz önüne alındığında, Saadet tabanının tıpkı 1 Kasım'da olduğu gibi AK Parti'ye kayacağı konuşuluyor.