Üç Aylara Katliamla Uyanmak

11 Mayıs 2013, Üç ayların başlangıcı! Her Müslümanın; bir yıllık, hatta bir ömürlük kirlilikten, günahtan, lekeden, pislikten arınma zamanı! Hayatı daha düzenli, daha insani, daha yaşanabilir kılma anı! Dünyayı barışla doldurma fırsatı! Bu düşünceler dolaşıyordu insanların aklında. Gönüllerde; kardeşlik, sevgi, huzur… aslanı yatıyordu!
Olmadı! Hatay Reyhanlı’da peş peşe 15 dakika arayla iki patlamayla insanlar ne olduğunu şaşırdı! Sanki kıyametten bir sahne vardı ortada! Yanan arabalar, yıkılan, tahrip olan binalar, sağa sola kaçışan, “ne oluyor? Bunlar neyin nesi?” diye soranlar, korkudan ne yapacağını bilemeyen, kucağına çocuğunu, sevdiğini bastırıp huzurla sığınabileceği bir yer arayanlar, ölen insanlar! Patlamanın birisi belediye önünde, ikincisi PTT önünde meydana geldi. Şu ana kadar 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, 29’u ağır olmak üzere 100’e yakın insanımız yaralandı! Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.
Olanlar tesadüfi değil. Yapılanların, Suriye kaynaklı olduğu belirtiliyor. Ortada; Türkiye’nin yakaladığı huzur ortamını sabote etmek yatmaktadır. Vatandaşlar, Suriyeli mültecilere saldırmaya yeltendi! İstihbaratçıların dediklerine göre; PKK’nın içinde sadece yurt içindeki militanlar yok, yurt dışından da katılanlar mevcut. Bu konu, komplike ve karmaşık bir konu! Eğer yurt dışındaki terör destekçileri bu işe soyunmazsa, yurt içindekilerin silah bırakması olasıdır. Ki yapılan toplantılar, akil insanların bölge bölge dolaşması… bunun açık örneğidir.


CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gazete genel yayın yönetmenleriyle yaptığı toplantıda; çözüm süreciyle ilgili kendilerinin de diyecekleri olduğunu, gerekli raporları bulunduğunu belirtmesi, iyiye alamet! Ancak kafa karışıklığı mevcut. “çözüm olsun, ama desteklemiyoruz” demek, tezat teşkil ediyor!
Şimdiye kadar terörle mücadele için harcanan para en aşağı; 35 milyar dolar! Bu paralarla hangi yatırımlar yapılmazdı? Bir Türkiye daha inşa edilirdi! Kaç tane fabrika, kaç tane sanayi tesisi, kaç tane okul, kaç tane hava alanı, kaç milyon Km. yol, kaç tane baraj yapılırdı!
Yıllarca IMF’den borç alarak, kıskaç içine girdik! Şimdi hamdolsun IMF’ye borç bitti! Hem terörle mücadeleye para sarf edildi, hem de yatırım yapıldı! Türkiye, o eski Türkiye değil artık! İsrail’e özür diletecek, tazminat ödetecek duruma geldi! Orta doğu’da yetki Türkiye’ye geçmiş vaziyette!...
İşte bunları üst üste koyduğumuz zaman niçin böyle olayların olduğunu anlamamak mümkün değil. Fakat sağduyuyu elden bırakmamak, provakasyona girmemek gerekir. Böylesine kaos ortamlarını değerlendirmek isteyen kötü niyetli insanların varlığını hesap edip, çözüm sürecinin akamete uğramaması için çaba göstermek hepimizin görevidir.


Çözüm süreci devam ediyor! Tabii bazı zorluklara rağmen! Zorluk çıkaranlar; İP, DHKP-C, TKP, TGB, MHP’nin İP uzantısı, CHP’nin ulusal kanadı ve terörden beslenen gruplar! Ama halkın % 80’ine yakını çözüm sürecini istiyor ve durumdan memnunlar!
“eğri oturup doğru konuşalım” denen bir sözümüz var, fakat bendeniz şöyle diyorum; “doğru oturup doğru konuşalım”. Çünkü eğri oturandan doğru söz sadır olmaz. Bu; “ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” ilkesine aykırıdır. Evet; bugün terörü destekleyen, çözüm sürecini sabote edenler, yarın aynı akıbetin kendi başlarına geldiğinde ne yapacaklar? Bugün olumlu olaylara ilgisiz kalanlar, yarın kimden destek isteyecek? Destek istemeye yüzleri olacak mı?
Diyelim ki evimize, hırsız, soyguncu ve cana kasteden birisi geldi, yardım istedik kapı karşı komşumuzdan. O; “bana ne, ne halin varsa gör, hırsız, soyguncu bana gelmedi ki…” dese, yarın veya herhangi bir gün aynı kişiler, komşumuzun evine girse, bizden yardım istese, biz de yardım etmesek ne olur? Bir apartmanda, bir sitede daire sakinlerinin hakları, hukuku gözetilmez mi? hataları, eksikleri, yanlışları birlikte giderilmez mi?


Yazarın Diğer Yazıları