Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Sayın Numan Kurtulmuş’un saadet partisinden ayrılıp da HAS PARTİ’yi kurma aşamasında, “keşke yeni bir parti kurmasa da, AK PARTİ’ye girse, siyasetini burada yapsa, ona bu yakışır” dediğimi hatırlıyorum. Hatta halkımızın çoğunda bu görüş hakimdi. Ve doğrusu yapıldı, yerinde bir karar alındı!
Aslında sağdaki bütün partilerin AK PARTİ içinde yer alması bana göre yerinde olacaktır. Neden böyle bir düşünceye giriyorum onu da paylaşayım sizlerle; TBMM’de biri sağda biri solda iki parti olsa, hem çok güçlü bir hükümet söz konusu olur, hem de güçlü bir muhalefet! Öyle kırık dökük, oy potansiyeli % 0.5 veya % 1’lerde seyir eden siyasi partilerin var olmaması var olmasından daha hayırlıdır.
Artık; “siyaset yapmış olmak için siyaset” dönemi geride kaldı. Meseleleri, benim partime ne kadar çok oy gelir, ben genel başkan olarak, altımda makam arabası ile halka caka satmam önemli, gerisi laf u güzaf anlayışı ile siyaset yapılmıyor ve sonuç alınmıyor. Küçük olsun benim olsun gibi absürt zihniyetlere halkın karnı tok! Yıllardır böyle düşünceyle hareket eden partiler mevcut! Ne uzuyorlar, ne kısalıyorlar! Alacakları oy belli! Sorduğumuz zaman; “bizim partimiz köklü parti, biz AK PARTİ’ye katılmayız, o, bize katılsın, zaten AK PARTİ, kısa zaman sonra yok olacak! Biz varlığımızı sürdüreceğiz!” gibi inadi, siyasetten uzak anlayışlarla ülkeye hizmetin götürülemeyeceği açıktır.
Pörsümüş, hantallaşmış, kangren olmuş, sıkıştığı zaman darbelere sığınan statüko partileri kendilerini yenilemek durumundadır. Artık kabul etmeseler de, istemeseler de “DEMOKRATİK AÇILIM” a evet demek zorundadırlar.
Sayın Numan Kurtulmuş’un bu tavrı hem kendisi açısından hem partisi ve parti yöneticileri açısından artı puandır. Hatta böyle bir yaklaşım halkımız tarafından da olumlu karşılanmış ve alkışlanmıştır. Halka sorduğumuz zaman şu cevapları alıyoruz, “Numan Bey yerinde bir karar verdi. Aslında ilk başta HAS PARTİ’yi kurmadan geçseydi daha iyi olurdu ama zararın neresinden dönülürse kârdır. Bu yaklaşımla AK PARTİ yapılacak seçimde yine % 50’lerin üstünde bir oya sahip olacaktır.”
Belki şu günlerde ciğerimizi derinden yaralayan şehit haberleriyle, hükümetin kan kaybettiği bazı kesimlerce dillendiriliyorsa da, halkın çoğunluğu aynı görüşte değil. AK PARTİ’yi destekleyen, yaptığı icraatları yakından takip eden-ki zaten yakından takip etmemek de mümkün değil, çünkü her şey halkın gözü önünde yapılıyor, hiçbir şey gizli ve kapalı kapılar ardında kalmıyor! İletişim çağında olduğumuz için her olay anında ekranlara yansıyor, internete düşüyor!- herkes, eğer beyni partizanlıkla şerbetlenmediyse, şayet fanatizmle aklı dumura uğramamışsa, taassup gözünü ve gönlünü alıp götürmediyse… 10 yılda yapılanları görmezden gelemez.
Pazılın parçaları gibi, terörün azmasında sadece hükümeti suçlayıp, şamar oğlanı haline getirmek, en azından haksızlıktır! Bunda millet olarak hepimizin suçu var! Bütün siyasi partilerin, eski hükümetlerin kabahati mevcut! Bu hükümete kadar hepsi adeta teröre prim verici bir siyaset izlediler!
İşte bu açıdan hareketle; 4+4+4 eğitim sisteminde yer alan; “Kur’an ve siyer dersleri” çocuklarımızın teröre kurban gitmemesi açısından önem arz etmektedir. Bu sisteme ve özellikle de, “Kur’an ve Siyer dersine” karşı olanların nasıl bir ülke istedikleri kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
HAS PARTİ+ AK PARTİ! Formülü hayırlı olsun. Bundan sonra ortada bir HAS PARTİ’den söz etmek yerine, ülkemizdeki terörü nasıl sonlandırırız? Ülkemizin kalkınmasında, ilerlemesinde, daha güçlü Türkiye olmasında elimizden neler geliyorsa onu yapacağız anlayışı hakim olacaktır.
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET