NEDEN BU HALE GELDİK?

 

25 Eylül tarihli Yeni Şafak gazetesi 2. Sayfasında Mustafa Kutlu'nun: "Rüzgarı Kesilan Bayrak” isimli makalesini herkes mutlaka okumalı.

Hakikatlere parmak basıyor. O kadar can alıcı hususlara temas ediyor ki, yazıyı okuyunca, el hak doğru” demeden edemeyeceksiniz.

Hala üzerimizde meskenet toprağı örtülü. Hala uyuyoruz. Hala; "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” sevdasındayız.

Her zaman söylediğim, her platformda anlattığım gibi yine söyleyeceğim; İmanî noktada zaaf var. Kur'anî gerçeklerden bîhaberiz, her ne kadar hatim yarışı yapsak da. "Elhamdülillah Müslümanım” diyerek işin bittiğini sanıyoruz, sandık. Sandıkça da yandık. "Dava” diye yola çıkılmadı mı? Hak, hukuk ve insan hakları söylemleriyle yola çıkılıyor ama bütün bu güzellikler heba en mensura oluyor.

Makam sahipleri, yetkililer herkesi uşağı gibi görme sevdasında. "Bu iş benden sorulur, ben ne dersem o olur, senin durumun beni ilgilendirmez…” kibri hakim.

Kurtuluş mu istiyoruz? Tek çare Kur'an ilkelerine, İslam ahlakına, Peygamberin sünnetine sıkı sıkıya sarılmaktır. Sözle değil, özle, lafla değil yaşayarak ve uygulayarak, eyleme döndürerek sonuç alabiliriz. Unutmayalım Rabbimiz: "Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” diye ikaz ediyor. Yine. "Ey iman edenler, iman ediniz” diyerek Müslümanları bir nevi azarlıyor.

Aklımızı başımıza almazsak, samimi olmazsak, bizlere emanet edilen görevleri yerli yerinde kullanmazsak akıbetimiz çok kötü olur. Böyle biline.     

 

 

     Çok Günahı Var!

 

Garip gurabanın bizde ahı var,

Hali sormayanın çok günahı var,

İçinde bir boşluk her gün vahı var,

Candan sarmayanın çok günahı var!

 

Allah'ı anlatıp şuur vermedik

İçtenlikle sevip gönle girmedik

Mana kapısından bakıp görmedik

Öze varmayanın çok günahı var!

 

Her an nefret ettik daim dışladık,

Hiç örnek olmadık sıkça taşladık,

Çokça iteledik ve de fişledik,

Gönle girmeyenin çok günahı var!

 

Kalbe sevgileri aktıramadık,

Kur'an'a saygıyla baktıramadık,

Barış ışığını yaktıramadık,

Şuur vermeyenin çok günahı var!

 

Samimi olmadık riyaya koştuk,

Kur'an'ı bıraktık batılla coştuk,

Dünya yalanına şaştıkça şaştık,

Hakka ermeyenin çok günahı var!

 

 

 

       Ensar Olamadık!

 

Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?

Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.

Elleri değil de, ruhlar birleşti,

Biz hala bir Ensar, olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeş”, der Kur'an'ımız,

"En güzelini ser”, der Furkan'ımız,

"Helal olanı ver”, der Rahman'ımız,

Biz hala Kur'an'la, dolamadık ki!

 

Mümini döveriz, dine söveriz,

Batıla; "gel, gel” der, Hakkı kovarız,

Hakikate bakmaz, yalan severiz,

Samimi Müslüman, kalamadık ki!

 

İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,

Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,

Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,

Hakikati asla, bulamadık ki!

 

Nebiyi dinledik, ashabı da hep,

Tâbiyi dinledik, ahbabı da hep,

Veliyi belledik, erbabı da hep,

Hiç birisinden ders, alamadık ki!

 

 

            Kirlettik!


Pınarları bozduk göle saldırdık,

Denizi ırmağı suyu kirlettik,

Ormanı çevreyi çöle kaldırdık,

Sahili doğayı koyu kirlettik!

 

 

Evlat isyan eder atayı takmaz,

Aile bozuldu anaya bakmaz,

Muhabbet azaldı öğütler akmaz,

Akraba bağını soyu kirlettik!

 

Sözümüz hedefsiz hakka varmıyor,

Gözlerimiz fersiz canı görmüyor,

Özümüz değersiz canan girmiyor,

Huzurlu şöleni toyu kirlettik!

 

Biz böyle değildik ne oldu şimdi?

Maziye baktım da gözyaşım indi,

Nice değerlerim özden silindi,

Aklı terletmeyi huyu kirlettik!


Yazarın Diğer Yazıları