Mevlana’dan Alacak Hissemiz Yok mu?

  1. ilkesi; Kur'an'dır. Zaten, yolu Kur'an'dan geçenler hayat boyu huzur bulurlar. Meseleleri, problemleri Kur'an'a göre çözmeyenlerin çözümü çözüm olmuyor. Bakıyoruz, ; bir çeşit iksir niteliğindeki 7 sırrı, dünyayı ilgilendiriyor.

"Mevlana'nın Tefekkür Dünyası” isimli kitabımdan başlıklar halinde belirttiğim o öğütler:

1.Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,

2.Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,

3.Başkalarının kusurunu örtmede, gece gibi ol,

4.Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

5.Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,

6.Hoşgörüde deniz gibi ol,

7.Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. (Mevlana'nın Tefekkür Dünyası, Kazım Öztürk, Tebeşir Yayınları, Konya, Ocak 2010)

 

Şimdi oturup düşünelim; bu yedi ilke, aynı zamanda; "Müslüman Müslümanın kardeşidir” ilahi fermanına uyuyor mu? Uymuyor mu? Cömertlik ve yardımlaşmada akarsu gibi miyiz? "Allah için” verebiliyor muyuz?

Şefkatimiz ne merkezde? Ne kadar merhamet sahibiyiz? Şefkat ve merhametimiz olsaydı; kadınlarımız şiddete maruz kalır mıydı? Şefkat sahibi olsaydık, hiçbir canlıya merhametsizce saldırır mıydık? Şefkatimiz olsaydı, annemizi- babamızı huzur evlerine kapatır mıydık?...

"Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol” diyor Mevlana. Gerçekten öyle miyiz? Öyleysek, trafikte yol verme kavgaları neyin nesi? Eve gelince yemek biraz geç hazırlanmışsa, sofrayı ters çevirmek, şiddet uygulamak, hangi kitapta yazıyor? Öfkemizi neden yenmiyor, neden agresif davranıyoruz?

"Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözü, "Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” Kur'anî ilkesinin Mevlanacası değil mi; evet bu, Ne kadar samimiyiz? Veya ne kadar samimisiniz? Anlamına gelmiyor mu?

 

Ensar Ruhu

 

Ensar muhacirle nasıl kardeşti?

Hepsi; dosttu, akrandı, eşti.

Elleri değil, ruhları birleşti!

Biz hala ensar olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeştir” Der Kur'an'ımız,

"En güzeli ortaya ser” der Kur'an'ımız,

"Varını, yoğunu ver” der Kur'an'ımız.

Biz hala zırnık veremedik ki!

 

Gavuru misafir eder, severiz hep,

Yaptıklarını abartır, överiz hep,

Türk kaşığıyla gavur lokması geveriz hep,

Bir türlü, Müslümanı sevemedik ki!

 

Bu tutumla Müslüman olunmaz,

"Allah” diyene kılıç çalınmaz,

Yurduna sığınana kahpece dalınmaz,

Misafire ikramı bilemedik ki!

 

Müslümanlara kin kusanlara,

Gözü dönmüş, insanlıktan çıkanlara,

Vatanına sığınana yan gözle bakanlara,

Bir türlü insanlık öğretemedik ki!

 

Neden?

 

Nerde insanlık? Hani nereye gitti?

Zalimin silahıyla bir bir masumlar bitti!

İslam ülkeleri ne iş yapar? Neden ses etmez?

Parça parça olunursa zulüm bitmez!

BM kışkırtıyor, kan döküyor!

Dünyadan ses çıkmıyor, şaşkın bakıyor!

"Bana ne” deme, aymazlık seni de yakar,

Gün gelir evini, barkını yıkar!

Kenetlen, yumruk ol, zalime vur,

Kur'an'a dayan, İlahi emrin yanında dur.

 

Mevlana'nın bu ilkeleri bize bir şey anlatmıyorsa, ne okuduğumuz Kur'an'ın, ne kıldığımız namazın ve ne de gittiğimiz haccın bir önemi kalıyor mu? Uygulamamız yoksa; "Müslümanım” demenin bir anlamı oluyor mu?


Yazarın Diğer Yazıları