Kumpas Kuruluyor

Her seçim arefesinde, sandık, halkın önüne gelmeye başlayınca kumpasçılar devreye girerek; ülkeyi kaosa sürüklemenin, karanlığa bürümenin, kardeşi kardeşe düşürmenin senaryolarını sahnelemeye çalışıyorlar!
Bu oyunlar yeni değil! Hz. Âdem’den itibaren aynı senaryo, aynı oyun, aynı figüranlar, aynı yalanlar, iftiralar, belden aşağı vurma… taktikleri sürüp gidiyor! Pekiyi bu oyunlar karşısında; “ne yapalım, onlar güçlü, kuvvetli, ellerinde süper imkanlar var, bunlarla baş edemeyiz! Baksanıza adamlar; aklımıza gelen her şeyi yapıyorlar! Bizim onlara kafa tutmamız ne haddimize! Aman ha, onlarla iyi geçinelim, sonra bizi AB’ye almazlar, Nato’dan çıkarırlar, IMF borç vermez, dünya bankasına muhtacız, ABD olmadan, İsrail ile iyi ilişkiler içine girmeden bu işler yürümez! Kalkınmak(!) mı istiyoruz, hemen İsrail’in, Siyonizm’in kapısını çalacaksın! Hatta çok yüksek makamlara, mevkilere mi çıkmak istiyorsun, önce Osmanlılık ruhunu inkar edecek, İslamı bir kenara bırakacak, İslami konuda ne kadar değer varsa onlara her türlü kumpası kuracaksın!
Türkiye’yi ayakta tutan; dini değerlerdir. Bu yüzden din adamlarına, Müslümanlara, onların ibadet yerlerine, ibadete çağrı niteliğinde olan ezana, kur’ana, yüce peygamberine hakaretler yapacaksın! Kimsenin ruhu duymadan, gizli gizli Müslümanların arasına, “Müslüman gibi” gireceksin, “Allah” diyecek, “Kur’an” diyeceksin, konuşmalarında dini referans göstereceksin hatta ağlayacaksın bile! Sureti haktan görünerek, hükümetlerin yanında yer alacaksın! O kadar ki, kendi saltanatını kuruncaya, kendi adamlarını belli kilit noktalara getirinceye kadar! Üniversitelere, yargıya, emniyete, milli istihbarat’a, askeriyeye… kadar adamlarını yerleştireceksin! Her siyasi partiyle iyi geçineceksin, zamanı gelince; milletvekili, bakan… bile olacaksın!
Bütün emirlerini; İsrail’den, Siyonizm’den, Mossad’dan, CIA’dan, FBI’dan alacaksın! Bunlardan emir alacaksın ama, belli etmeyeceksin. Gerektiğinde; Cumhurbaşkanlarını, Başbakanları, bakanları, Genel Kurmay Başkanlarını… gerektiği her durumda her mevki sahibini “böcek”le dinleyeceksin! Başbakanın korumalarını kendi adamlarından seçecek, makamına, evine böcek koyacak ve gizliden gizliye dinleme yapacaksın! Bununla yetinmeyecek; muhalefet partilerini, avukatları, savcıları, gazetecileri, yazarları, ilim adamlarını… ülkeye hizmeti ibadet bilen herkesi kumpasa getirmek için değişik ayak oyunları oynayacak, Siyonizm’le yan yana çalışacaksın!
İşine gelmedi mi, menfaatlerin çarpışınca; öldürme, katliam ve; “faili meçhul” adıyla her türlü pisliği yapacaksın! Türkiye’de yayılacaksın, Siyonizm’e, İsrail’e, ABD’ye, belki de sana cukkaları kim ne kadar fazla veriyorsa ona… yumurtlayacaksın!
Bu oyunlara dikkat edelim. Hangi siyasi görüşte olursa olsun, hangi düşüncede, hangi fikirde bulunursa bulunsun… ama ne olur, Allah rızası için bu ülke gemisinin su almasına izin vermeyelim. Bugün yapılanlar, AK PARTİ’ye gibi görünüyor, fakat asıl olarak TÜRKİYE’yedir! Yarın bir başka parti iktidar olursa- eğer aynen AK PARTİ gibi; ülkeyi kalkındırmaya, terörü durdurmaya, milli kaynakları harekete geçirmeye yönelik çalışmalar yaptığı sürece- Kumpaslar devam edecektir! Öyleyse zaman, uyanık olma zamanıdır. Bakınız şair Cengiz Numanoğlu ne diyor?  

Uyanık Olma Günü!
Ey müslüman kardeşim! Gör artık uzakları;
Ufukları kuşatmış, siyonist tuzakları.
Suları bulandırıp, yemek için koyunu;
Sahnelerde sürekli, aç kurtların oyunu…

Ey müslüman kardeşim! Aç artık gözlerini;
Gör nice milletlerin, sahtekâr yüzlerini.
Gör artık! Mazlumları, arkasından vuranı,
Siyonist eşkiyânın, arkasında duranı…

Gör artık! Yerli malı, zengin taşeronları,
“Sermâye”nin uşağı, “ulusal” baronları.
Gör artık! Zulme karşı, susmanın vebâlini,
Müslüman ülkelerin, şu perişan hâlini…

Gör artık! Çöllerdeki, çağdaş firavunları;
Halkını dilendiren, Mekkeli kârunları.
Gör artık! Bir taht için zillete baş eğeni;
Sonra da utanmadan, “müslümanım” diyeni.

Gör artık! Omurgasız, onursuz âlimleri (!) ,
O müslüman maskeli, münâfık zâlimleri.
Müminleri, kimsesiz zanneden o câhiller,
Allah’ın yardımını, anlamaktan gâfiller…

Ey müslüman kardeşim! Dikkat et fâsıklara,
Onların tek tanrısı, tek ilâhıdır para.
Şunu bil ki; ne kadar güçlü olsa da onlar;
Sen her zaman üstünsün, çünkü sende imân var.

Ey müslüman kardeşim! Sakın unutma dünü;
Tarih diyor ki; bugün, UYANIK OLMA GÜNÜ,
Gör ki; bütün milletler, küfürde birleştiler,
Gözlerini bürüyen vahşetle körleştiler.

Ey müslüman kardeşim! Dur artık, düşün biraz!
Bu zulme, senden başka, edecek yok îtirâz.
Duy artık! Yeryüzünde, “Allah” diyen her sesi;
Yoksa ödeyemezsin, aldığın tek nefesi.


Yazarın Diğer Yazıları