Konyaspor İstediğini Aldı
İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
Şubat ayı enflasyon verileri merkez bankasının faiz indirim kararını kolaylaştıracak
YAŞA ONU
Şeytanı Ne Davet Eder?
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
BEREKET, HUZUR, UMUT...
TERÖR VE TERÖRİZM
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Doğduğumuz andan itibaren ölüme adayız. Ana rahminden dünyaya gelen her canlının, nefes aldıkça ölüme biraz daha yaklaştığı, yaklaşacağı bir gerçektir. Şöyle desek daha doğru olur; her doğan, borçludur. Kimse; "kardeşim, benim kimseye borcum falan yok, kimseden ne para aldım, ne mal. Kimseyle de alışverişe girmedim. Öyleyse sırtımda yük yok…” deme lüksü yok.
Hepimiz borçluyuz Yaratanımıza karşı. Ne borcu mu; aldığımız ve verdiğimiz nefeslerin borcu. Dünyadaki güzellikleri görmemizin borcu. Güzellikleri şakıyan bülbülleri duymamızın borcu. Dostlara rahatça, sıkıntısızca, problemsiz bir şekilde gidebilmemizin borcu. Envai çeşit yiyecekleri yiyebilmemizin, lezzetine varabilmemizin borcu. Bütün olaylara, nimetlere kavuşabilmek, hareketlerimizi kontrol eden beynimizin, aklımızın çalışmasının borcu…
Allah dese ki; "Ey canlar, ey kullarım! Doğduğunuz andan itibaren aldığınız nefesin ücretini ödeyin” hangi birimizin gücü yeter? Veya; "Ey insanlar! Isındığınız, aydınlandığınız, enerjisinden yararlandığınız güneşin parasını verin” demiş olsa kim hakkından gelebilir? Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Halbuki yaratanımız, bütün nimetlerini bize peşinen veriyor. Hem de çok çok, sayısızca! Nefese para almıyor, güneş enerjisinden ücret istemiyor. Kalbimiz; "ben artık yoruldum, çalışmayacağım, istifa ediyorum”, midemiz; "benden bu kadar, ya parasını verirsiniz, ya da görevimi yapmıyorum, boykot ediyorum…” demiyor.
Pekiyi bu güzellikler karşısında ne yapmalıyız? Nasıl bir tutum içinde olmalıyız? Bu sorunun cevabı kendimizde, içimizde, ruhumuzda, gönlümüzde.
Ölüme Hazır mısın?
Gidiyorlar birer birer sevdiklerim,
Aynı sırada oturduğum, bildiklerim.
Selam verip aldığım, tüm gördüklerim…
Ölüm hepimize gelecek bir gün.
Birlikte ders çalışıp, yemek yediğim
Okul havasını teneffüs ettiğim,
Yokluklar içinde tahsile gittiğim…
Ölüm bizlere de gelecek bir gün.
Ağladığımda ağlayan ve de gülen,
İnsanlara hizmeti ibadet bilen,
Gözü bozulan, sağlığından olan…
Ölüm herkese gelecek bir gün.
Garantimiz var mı söyle, hiç burada?
Bakalım şimdi kimler vardır sırada?
İyi yaşayanlar, sevinir orada,
Ölümü de öldüreceğiz bir gün.
Saniye, belki salise geçmeyecek,
Bir sevdiğimiz daha toprağa girecek,
Toprak ona belki Cennet olacak,
Adam gibi adam olursak bir gün.
Dün güldüğümüz, merhaba ettiğimiz,
O dipdiri elimizle tuttuğumuz,
Sevinerek yanlarına gittiğimiz,
Dostlarımız da ölecekler bir gün.
Ne eller var şimdi ve ne de kitaplar,
Hayal oluyor, o bitmeyen hitaplar.
Çalışmalar, terlemeler ve bîtaplar,
Sona erecek, sıfırlanacak bir gün.
Garanti diye bakma hiç, bu dünyaya
Sarılma; faniye, batıla, hülyaya,
Uyanık ol, kendin kaptırma rüyaya,
Rüyadan uyanacaksın mutlak bir gün.
Her doğan ölüyor ve ölecek bir gün,
Dünyalıklar dünyada kalacak bir gün,
Herkes taş musallada olacak bir gün,
Dünyada ektiğini bulacak bir gün.
Ölüm güzel olur mu bu halimizle,
İnsanları acıtan şu dilimizle,
Hakk'a kafa tutan pürmelalimizle,
Nasıl varırız Hakka bu ahvalimizle?
İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
28 ŞUBAT DEYİNCE!
“İ” LERİMİZ (3)
SEVGİYE AÇILAN KAPILAR VEYA DİLARA
“İ” LERİMİZ (2)
“İ” LERİMİZ
DÜŞÜNCE ÜZERİNE
ALTI ŞUBAT DEPREMİNİN ARDINDAN
ŞİİR MEKTEBİ
O KADAR MI ZOR?