EMİR OLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL

 

 

Sevgililer sevgilisi Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyurur:

"Beni Hud suresindeki; "festekim kema ümirte” ayeti yaşlandırdı”. Bu; "Emir olunduğun gibi dosdoğru ol” anlamındadır.

İnsan olarak, kul olarak ne ile emir olunduk? Bir peygamberi yalandıracak kadar nedir bu emirler? Kur'an'ın birçok yerinde de geçen ve herkesin mutlaka üzerinde düşünmesi ve uygulanması gereken önemli husus nedir? Bu soruya yine Kur'an'ı Kerim cevap veriyor:

"Ben, cinleri ve insanları yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım”, "Rabbine, ölüm gelinceye kadar ibadet et”…

Dahası, ta ezele gittiğimiz zaman, "elest bezmi”ne kadar gidiyor. Rabbimiz;

"Ben sizin rabbiniz değil miyim?” sorusunu soruyor. Allah'ın Rab oluşuna nasıl bir cevap verilmeli? Koskoca kainatı, ucu bucağı bulunmaz evreni, insanı, bitkileri, hayvanları… eksiksiz olarak yaratan, inansın inanmasın herkesin bütün ihtiyaçlarını karşılayan…her an bize fırsatlar yaratan, işlediğimiz hatalardan, günahlardan, kusurlardan dolayı hemen cezalandırmayan, daima af kapısını açık bırakan bir yaratıcı karşısında O'na bu nimetler için teşekkür etmek gerekmez mi? İnsanlara, geçici hizmetleri karşılığında binlerce teşekkür ediyoruz da, Rabbimize teşekkür babında olan "ibadeti neden yapmayalım?

Hiç düşünüyor musunuz; dünyayı rahatlıkla ve zorlanmadan gören gözlerimizin olmadığını, güzellikleri göremediğimizi, güneşi, ayı, renkleri mercek misali olan gözlerimizle göremediğimizi tahayyül edin. Hayatımızı zehir olmaz mı?

Kulaklarımızın; kuş seslerini, suyun şırıltısını, kedilerin mırıltısını, insanların muhabbet cümlelerini, sevgi kelimelerini… duyamadığımızı, bu nimetten mahrum kaldığımızı bir anlık düşünün.

Parmaklarımızı oynatamadığımızı, adımları atamadığımızı, nefes alıp veremediğimizi, kanımızın deveran etmediğini, bir yerimiz yaralandığı zaman hemen iyileşmediğini… aklınıza getirin lütfen. Vücut makinemizin daha doğrusu fabrikamızın o muazzam işleyişine akıl fikir cevap verebilir mi? Bununla ilgili olarak Ziya Paşa şöyle der:

 

"İdrak-i meali bu küçük akla gerekmez,

Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez”

 

"Emir olunduğun gibi dosdoğru ol” ilahi ilkesini yine Ziya Paşa şu cümleyle anlatır:

 

"İnsana sadakat yakışır görse de ikrah,

Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah”

 

 

Bu ifade; birliği, huzuru, düzeni sağlayan çok önemli bir ilkedir. Devamlı düşünmüşümdür, neden insanlar; doktorun, mühendisin, avukatın, hakimin veya herhangi bir uzmanın ve ehil kişilerin dediklerini yapıyor da, Allah'ın emir ve direktiflerine kulak asmıyor?

Tabii ki bir bilene sormayı rabbimiz istiyor daha doğrusu emrediyor. Bunun için; "şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” denir Tasavvufta. Yani bir bilene, bir uzmana, işin ehline sormayan yarı yolda kalır.

 

Nazar Etsin

 

"Kûn” emriyle yaratır âleme can verir O,

Kudretiyle donatır varlığa yön verir O,

Mahrum koymaz kimseyi kula imkân verir O,

Nimet bulmak isteyen Rahmana nazar etsin!


"Allahsız hayat olmaz” varlığı ezelîdir,

Kâinatın zerresi hep Bir'le bezelidir,

Yarattığı her canlı, sanatın güzelidir,

Hakkı bilmek isteyen Kur'an'a nazar etsin!

 

Sadece gözlerine fiyatlar verilemez,

Dürbün olan sırrına uğraşsan erilemez,

Yaratılış özüne istesen varılamaz,

Has kul olmak isteyen Mihmana nazar etsin!

 

İnsan bir başka sırdır bulduğumuz her şeyde,

Diller lal olur kalır bildiğimiz her şeyde,

Tatları çözemezsin aldığımız her şeyde,

Kalpte kalmak isteyen Burhana nazar etsin!

 

Allah Yaratır!

 

Karışamaz kimse Rabbin işine,

Erkeği kadını Allah yaratır,

Takılmayın üç beş nadan peşine,

Bütün canlıları Allah yaratır!

 

Elinde mi senin yaratma gücün?

Cinsiyeti bozup belirtme gücün?

Nerden geliyor bu diretme gücün?

Zerreyi küreyi Allah yaratır!

 

 

Şerefli payeyi bozmak ne diye?

Şu cennet dünyada azmak ne diye?

Sefilane halde gezmek ne diye?

Eksiksiz şekilde Allah yaratır!

 

Bir avuç toprak, bir damla susun sen,

Kokuşmuş bir beden, işte busun sen,

Neyine güveniyorsun, nesin sen?

Evreni hiç yoktan Allah yaratır! (30 EYLÜL 2023)

 


Yazarın Diğer Yazıları