Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ne de zormuş, annesiz ve babasızlık! Bu yaşın sahibi oldum ama yine de onlar burnumda tütüyor. Hala kapılara bakıyorum gelirler mi diye. Ne zaman; "Anne ve baba” sözü geçse sol yanıma karlar yağıyor, gözyaşı çeşmem akıyor! Gönül dostlarım, anne- baba şiirleri okudukça bendeniz halden hale giriyorum!
Anneler gününde herkes eline bir demet; gül, karanfil, bir buket yasemin…alıp, eve, anacığının yanına, o, merhametli, o, dünyaları sevgisiyle ısıtan annenin yanına geliyor. Ellerinden, ayaklarından öpüyor!
Bu fakir, anne ve babasız büyüdü. Hamdolsun yetiştirme yurduna da gitmedim dört kardeş, birbirimize yaslandık, kenetlendik, el ele verdik. Baba evinde yaşamaya, hayata tutunmaya çalıştık. Geceleri geçmek bilmiyordu, sanki saatler durmuş, dakikalar ay ve yıl oluyordu. Gözlerimi kapatır kapatmaz, annemin; "yavrum, oğlum…” deyişi geliyor gözlerimin önüne. Uykuya dalınca, eğer dalabilirsem, babamın; "evladım, nasılsın?” deyip kucaklaması, başımı okşaması beliriyor hayalimde!
Anne ve babası olup da, onlara gerekli ihtimamı göstermeyen, anasından kaçan, babasına zulmeden, onları huzur evlerine bırakıp gidenleri gördükçe sinir katsayım artıyor. Böyle zulümleri görüp okudukça, duydukça "Tahta çanaklar” hikayesini hatırlıyorum.
Bir gün Huzurevine ziyarete gitmiştim. Oradaki amcaları, dedeleri, nineleri, anaları ve babaları ziyaret edip, ellerini öpeyim, hikayelerini dinleyip, hisse kapayıp istedim. Huzur evi salonundaki değerli büyüklerimle sohbet etme imkanım oldu. Birisine yaklaştım; "amca nasılsın? Burada sana iyi bakıyorlar mı? Rahat mısın?” diye sordum. Verdiği cevap; "Allah, devlete millete zeval vermesin. İyi ki buralar var. Tuttukları altın olsun, hepsinden Rabbim razı olsun” dedi.
Oğlun, kızın var mı?” diye sordum. Cevabı gayet açık ve netti; "var da yok” anladım demek istediğini. Ama ağlıyordu, evladından çekmişti besbelli. Daha fazla sormadım, soramadım. Ben de duygulandım, anam- babam geldi gözümün önüne!
Bana Sor
Bin dokuz yüz altmış üç, dert boyum aştı,
Mevsim yaz, velakin yüreğim kıştı.
Annemin ölümüyle feleğim şaştı,
Öksüzlük derdini bir de bana sor.
İkisinin arası, çok kısa, üç aylık zaman,
Bir anda yok oluş, halim pek yaman,
Dört kardeş döküldük, aman ki ne aman!
Karanlık dünyayı gel de bana sor.
Yaşım o zaman on beşti, çocuktum belki,
Çocukluk hayalime darbe vuruldu, bu ilki,
En acı, unutulmaz, derin yaraydı bu yılki,
Hayatın acısını bir de bana sor.
Anasız yavrular, yolumuzdan geçmez oldular,
Anasız- babasız kuşlar uçmaz oldular,
Merhumun diktiği çiçekler açmaz oldular,
Boynu bükük kalmayı bir de bana sor.
Babam da erkenden gitti dünyadan,
Bir şey kalmadı, hayallerden rüyadan,
Hala unutmadım onları özlüyorum buradan,
Baba özlemini bir de bana sor.
Bir anneler günü de böyle geçti. Aslında, annenin, babanın günü geçmez. Bu, "geçti” sözü, anneler gününü bir güne indirme lafları, annelerimizi incitiyor!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET