OSMANLI VE DÜNYADA ZENAATTEN SANATA

Sabuk (bir çeşit mest-pabuç), sakman (mest), sandal (ayakkabı), sarı çedik (kadın ayakkabısı), sarı çizme (yeniçeri ayakkabısı), sırma terlik (sayası sırmayla işlenmiş, burnu kalkık ökçesiz terlik), sokman (çizme), sulguç (ayakkabı), sürütme (aba terlik), şinanay (çocuk ayakkabısı), Şipidik (terlik), şirvani başmak (Şirvan işi ayakkabı), 

Tebdil çizmesi (padişahlara mahsus), terlik (ev içinde giyilen), tıkkır (çocuk ayakkabısı), tırkı (postal, çizme), tomak (kisa konçlu ayakkabı), topuk mesti (kadın mesti), Türkmen çizmesi, yamak terliği (sivri burunlu kaba ayakkabı), 

Yapık (renkli yemeni), yatık (terlik) yemeni, yeniçeri çarığı (ökçesiz, sivri ve kalkık burunlu, dilinden geçme bandı olan çarık). Celal Esad Arseven, Sanat Ansiklopedisi'nde, Topkapı Sarayı Müzesi (eski) Müdürü Tahsin Öz'den aldığı bilgiyi şöyle aktarmaktadır: 

"Müzede bulunan pabuçlar iki kısma ayrılabilir. Bir kısmının yüzleri kadife veya diğer kumaşlardan yapılmıştır ki bunların bazılarının üzeri işlemelidir .İkinci kısım deriden yapılanlardır ki bunlar da bir takım serilere ayrılmaktadır. 

* Muhtelif renkli derilerden yapılanlar, 

* Derilerin üzerinde renkli desenler bulunanlar 

* Derilerin üzerinde karakalem desenler bulunanlar, 

* Derilerin üzerinde ipek ve tel işlemeli olanlar. 

Bundan başka bazı pabuçların içlerine samur veya sincap kürkler geçirilmiştir. Papuç isimlerine gelince 1601 tarihli narh tarifesinden aldığım notlar şunlardır: 

Merdane başmak ve pabuç, merdane sergerdan, merdane zenane, iç edik merdane, zenane iç edik çizme, hizmetkâr çizmesi, mest, mest sergerdan, kalçın, topuk mesti, kesme mest, çevari (cariyeler) mesi, cevari pabuç". Osmanlı saray ve konak halklarının ayakkabılarına işlenen desenlerde ise badem çiçeği, çınar yaprağı, hançer yaprağı, çintamani, fmldak motifi, karanfil, lale, gül, hanımeli, nar çiçeği, servi, hurma ağacı, dal, kozalak, hilal, Rumıler, üzüm salkımı, tomurcuk vb motifler saptanmaktadır. Yüksek zümre kadınlarının giydiği özenli pabuçlara "başmak / paşmak" deniyordu. (Padişah analarına, kızlarına ve hasekilere tahsis edilen arazi gelirlerine "ayakkabı parası" anlamında "paşmaklık" denilmiştir) 17. Yüzyıldan kalma nadir sarayayakkabıları, altın telle işlenmiş kırmızı kumaştan, deri üzerine altın kaplama, demir topuklu pabuçların o devirde moda olduğunu göstermektedir. Yarım kayık biçimli terlikler -ki bunların en meşhuru Mercan terliği idi- ince deriden yapılıyor; altlarına, kıvrık ve sivri bucrunlu taban dikiliyordu. 

Nakışlı pabuç ve terlik modası, denile bilir ki Osmanlı Devletinin yıkılışına kadar sürmüş; İstanbul'da, Edirne'de, Bursa'da, Manisa'da, Konya'da, Divriği'de, Maraşt'a, ayakkabıcı ve köşker esnafı, hanımlar için özellikle de gelin çeyizlerine konulmak üzere nakışlı pabuçlar yapmışlar; dükkanlarının içini dışını mavi, mor, kırmızı, yeşil terlik, yemeni, pabuç, çizme, mest... hevenkleriyle örmüşlerdir. Yabancılar, Türk kavaf dükkanlarını ve kavaf arastalarını gezerken gördükleri bu papuçları, kadife üzerine inci, sim sırma ve pullarla desenlendirilmiş terlikleri, hayal ötesi güzellikler olarak tanımlamış ve bunların birer sanat öğesi sayılması gerektiğini vurgulamışlardır. 

Osmanlı asker ve halk kesimlerinin giydiği "yemeni" türlerinden yeniçerilerinki, sınıflarına göre kırmızı, sarı ve siyah sahtiyandan, burnu sivrice, ensiz yüzlü, topuğu sığ biçimde saran, ince tabanlı bir formdu. İlmiye sınıfındakilerle tarikat mensupları mest pabuç giyerlerdi. Görevde veya törende, kimin ne biçimde ve nerenk mest pabuç giyeceği, teşrifat kuralları ve nizamnamelerle belirlenmişti.


Yazarın Diğer Yazıları