ESKİMİŞ VE ESKİMEYE BAŞLAMIŞ MESLEKLER

Padişah için yapılan ve birçok direği olan yüksek tavanli, ferah, mevsime göre sıcaklığı veya serinliği sağlanan, sefefe mahsus eşyalarla donatılan ve bir saray salonunu andıran otağ-ı hümayunların güzelliğinden yabancı gözlemciler hayranlıkla söz eder. Çevresindeki Divanhane çadm, çadır-ı asafi (vezirazam çadm), halvet çadırı, bunların eklentileri ve hizmet çadırlarıyla birlikte otağ-ı hümayun, seyyar bir site manzarası verirdi. Padişaha, sadrazama ve vezirlere ait görkemli çadırların içi değerli kumaşlarla ayrıca tezyin ediliyordu. Zemine serilen hasırların üzerine halılar döşeniyor, mevsim kışsa ortaya büyük mangallar, çevreye sıra sıra altın ve gümüş şamdanlar, sanatkârane fenerler konuluyordu. Hükümdarın oturmasına mahsus taht da baş köşeye yerleştirilityordu. Topkapı Sarayı'nda korunabilmiş çadır parçaları ve bir otağ-ı hümayun, bu konu hakkında yeterli bir fikir vermektedir. 

Halı 

"Bir şark halısının güzelliğini tam anlamıyla kavrayabilrnek için şarklı olmak gerekir." 

(P .Lecomte) 

 

Türklerin Ortaasya'dan getirdikleri ulusal sanatları arasında ilk sırasında halı ve kilim vardır. Halı'nın aslı kimi araştırmascılara göre "eskimez kalır" anlamındaki "kalı"dır. Bunun küçüklerine de "kaliçe" denilmiştir. Kimi araştırmacılar ise bu adın doğuşunu, eski Türk düğün geleneğine bağlayarak gelinin çeyizine konulan örme yaygıya, onda kalacağı için "kalıng" adı verildiğini ileri sürerek açıklarlar. Diğer yandan, halı ile kilim arasında malzeme, boya, hatta bir oranda desen ve motif olarak benzerlikler söz konusudur. Temel farklılıkları, yapılışlarıyla ilgilidir. Kilimler, kumaş tekniğiyle dokunduğu halde halılar tezgah ta örülerek meydana getirilir. Bu teknik farklılık nedeniyle, kilimin, nihayet bir insanın mekik işletebileceği kadar bir eni olabilirken halı tezgahının önüne birden çok örücü oturabilir, istenen büyüklükte tezgahlar kurulur ve eni boyu metrelerce olan büyük saray halıları dokuna bilir. 


Yazarın Diğer Yazıları