ESKİMİŞ VE ESKİMEYE BAŞLAMIŞ MESLEKLER

Top, Tüfek ve Tabanca 

Osmanlı top/an genellikle tunçtan dökülmüştür. Üzerlerine kabartma tekniğinde usta adları ve döneminin padişah adi ve dekoratif bitkisel süslemeler işlenmiştir. Kuyruğa yakın yerinde topun ölçüleri kontrol edilerek yazılmaktadır. Dönemlerinin silah teknolojisini ve sanat üslubunu yansıtan Osmanlı toplarının en zengin koleksiyonu Askeri Müze'dedir. 

 

Osmanlılar da tüfekler ve tabanca/ar, ateşleme mekanizmaları, nişangah sistemleri, kabza ve dipçik formlarıyla diğer ülke tüfek ve tabancalarından farklı özellikler gösterir. Özellikle 16. ve 17. yüzyıla 

tarihlenen ve paşa ve vezirlere ait "ejderhan" denen, namlu ucu ejder başı şeklinde olan tüfekler, 19. yüzyıl sonlarından itibaren gelişmeye başlayan "ateş gizleyen " namluların ilk örnekleridir. Askeri Müze'de bulunan ve Sokullu Mehmed Paşa ile Silahtar Mustafa Paşa'ya ait)olan tüfek örnekleri değerlidir. 

 

Osmanlı tüfek ve tabanca dekorasyonunda namlularda altın, gümüş, yarı değerli taş kakma, dipçik ve kabzalarda kemik, bağa gümüş ve taş ,kakma kullanılmıştır. 

 

KUYUMCULUK    SANATLARI

 

"Kuyumcu" sözcüğünün kökü olan "kuyum"un Türkçe mi başka dillerden alınma mı olduğu araştırmaya değer bir konudur. Celal Esad Arseven, Sanat Ansiklopedisindeki "kuyum" maddesinde sözcüğün Sümerce "ku" (:gümüş) ve "dim" (:işlemek) sözcüklerin~en oluştuğunu veya Türkçe, eritmek yakmak anlamındaki "köymek" ve "köyümden" geldiğini, kuyumlun çağatayca'da tunç eritmek anlamında kullanıldığını yazmaktadır. Türkçe olduğunda kuşku bulunmayan sözcüğün aslı kanımızca, Anadolu'da gelin adayı kızların çeyizleri arasına konulan gümüş takımına "koyum" (koymak'tan) denildiğine göre bu gümüş takımları yapanlara da "koyumcu" denilmiş; sözcük, dil ve söyleyiş kuralları gereği zamanla "kuyumcu" olmuştur. Değerli maden ve taşlardan yapılan sa- nat değeri yüksek takılara "kuyum", bunlan yapanlara da "kuyumcu" denildiğini yazan kaynaklar da vardır. 


Yazarın Diğer Yazıları