ESKİMİŞ VE ESKİMEYE BAŞLAMIŞ MESLEKLER

Doğal ki aynı dönemde, söz konusu sert beyaz hamurdan, Bursa'da ve Edirne'de yapılan cami ve türbelerin dekorasyonları için de mavi-beyaz çini karo, bordür, alınlık, pano, levha ve tepeliklerin en güzel örnekleri yine İznik'te üretilmiştir. Mavi-beyaz İznik çiniciliğinin daha ileri bir adımı, 1520'lerden sonra parlayan ve 15501lere değin süren"Haliç işi" olmuştur. Evliya Çelebi'nin, bu çiniler için "Kağıthane ve Sarıyer'den getirdikleri çamurlarla maşraba, güze ve sürahiler yaparlar ki misli Çin ve İznik çinisinde ancak görülür; Bu karhanelerde öyle üstadlar var ki yaptıkları güzeleri kırk elli kuruşa satın alıp padişaha ve vezirlere hediye edilse makbule geçer." Diyerek bu çinilerin 17. Yüzyıl ortalarında Haliç toprağıyla yapıldığını anlatmasından dolayı -tıpkı Milet işi deyimindeki yanılma gibi- bir yanılma ile İznik çiniciliğinin bu yeni üslubuna da Haliç işi denilmiştir. Hamuru ve teknigi farklı olmayan bu tarzın başlıca özelliği, desen zenginliğine küçük çengel yaprakların, çiçeklerin, ince sarmal dalların da katılması; karolarda mavi ve beyaza, yeşilin de katılmasıdır. Bu, aynı zamanda çok renkliliğe geçiş sürecinin de habercisi olmuştur. Hatta bir de "Kütahya işi"olarak adlandırılmış olan İznik ibriği vardır. Taban çukurluğunda Ermenice "Kütahyalı Abraham'ın hediyesi" yazılı, 1510 tarihli, gövdesi Rumilerle işlenmiş ibriğe ve benzeri mavi-beyaz dekorlu kimi İznik seramiğine de Kütahya işi denilmiştir. Şam işi daha ileri bir aşama olarak 16. yüzyilin ikinci yarisinda ortaya çikmiştir. Her güzellik ve türlü çeşitli bitkiler; balik pullari, rozetler, kartlişlar, bulutlar, arabesk bezemeler, kobalt mavisinin ve firuzenin yaninda eflatundan patlican moru'na, yeşilin bütün tonlarina göz alici renkler, Iznik çinilerine bu dönemde yansimiştir. Henüz mercan kirmizisinin keşfedilemedigi bu ara dönemin çinilerine ise, klasik Islam sanatinin Şam'daki örneklerinde görülen benzerlerinden dolayi yine bir yanilmaya düşülerek "Şam işi" denilmiştir. Oysa bu üslubun, "Muslî" ustanin imzasini taşiyan, 1549 tarihli cami kandilinin Iznik'te yapildigi kesin olarak saptanmiştir. İznikli çini ustaları, 16. Yüzyıl ikinci yarısında Şam işi üslubuna, renkli astarsaydam sır tekniğiyle yeni bir zenginlik daha katarak sır altına kırmızı veya mavi astarlar atmayı, çiçek motiflerini de kabarık dolgular olarak işlerneyi başarmışlardır. Bu başarının olgun örnekleriyle Süleymaniye Camiin çini dekorasyonu yapılmıştır. Bu gelişme, 17. yüzyıl sonlarına değin sürecek olan çok renkli çini ve keramik üretimi döneminin başlangıcıdır. Bu son dönem boyunca üretilen çinilerle keramik kap kacaklarda, farklı bir zarafet, saray üsluplarıyla örtüşen çiçek ve bitki bezemeleri, mercan kırmızısı, zümrüt yeşili, firuze ve kobalt mavileriyle parlak siyah renklerin pürüzsüz parlak beyaz yüzeyler üzerine son derece özenle işlenişi gözlemlenir. Selimiye Camiinin çinileri, müze ve koleksiyonlardaki büyüleyici kandiller, kemer altı alınlık ve kitabelikleri, Sülüs yazı kuşakları, duvar karoları, panolar, bordürler, mihrap ve köşe mukarnasları, tabaklar, kaseler sürahiler, kulplu kupalar, maşrabalar... birbiriyle yarışırcasına Osmanlı çiniciliğinin klasik, aynı zamanda da son dönemini simgelemektedir. 

Yazarın Diğer Yazıları